Basın bölümünün doğu yakasında. Yeşil bluz, siyah etek, siyah ceketli. | Open Subtitles | الجهة الغربية من القسم الإعلامي قميص أخضر، تنورة سوداء، ومعطف أسود |
Hemen bilgisayardan bir etek tasarladım ve taslağı yazıcıya kaydettim. | TED | فقمت على عجل بتصميم تنورة على حاسبي، وحملت الملف على الطابعة. |
Bana dönelim, 2016 yılı Cadılar Bayramı'nda tutu etek giydim. | TED | هذا أنا في تنورة قصيرة عيد القديسين 2016. |
eteği çok kısaydı, çok fazla gülüyordu, nefesi alkol kokuyordu. | TED | بسب تنورة قصيرة جدًا، أو ابتسامةٍ عريضةٍ جدًا، أو رائحة كحولٍ تفوح من أنفاسهم. |
Kısa etekli bir kadının,bir erkeğe yapabildikleri mide bulandırıcı. | Open Subtitles | الله، فإنه مثير للاشمئزاز ما امرأة في تنورة قصيرة يمكن القيام به لرجل. |
Darack bir etek ve üstüne iyice yapsan süveter gibi bir sey giymisti. | Open Subtitles | كَانَت مرتدية تنورة ضيّقة جدا وبلوزِ ملتصق بجسدها. |
Önemli değil. etek giymen yeter. Boğaya kırmızı bez sallamak gibi bir şey. | Open Subtitles | لا يهم، فقط يكفي أنك ترتدي تنورة تماماً مثل التلويح بعلم أحمر أمام الثور |
1 altın Cartier, 1 altın bilezik, 1 çift, elmasla işlenmiş etek düğmesi, | Open Subtitles | كارتييه ذهبى سوار ذهبى زوج من أزرار تنورة مزينة مع الماس |
Mini etek giydiğinde, merdivenlerde arkasını örterdi. | Open Subtitles | عندما كانت تلبس تنورة قصيرة , كانت تغطي نفسها عند صعود الدرج |
etek reklamındaki kız dururken. | Open Subtitles | إذا كان فى إمكانك معاشرة فتاة إعلانات مقابل تنورة |
Seni kamerada görmek istiyorum. Mini etek giyip itfaiyeci kaskı tak. | Open Subtitles | أريدك على الكاميرا أنا أفكر فى تنورة قصيرة |
Güzel etek. Ama süslenmene gerek yok. | Open Subtitles | تنورة رائعه، لكنّك لست بحاجة إلى أن تتأنّق. |
etek giyen herkes beni ziyaret edebilir. | Open Subtitles | اللعنة، سأزورُ أي شيء يلبِس تنورة يا رجُل |
Bebeğe beyzbol eldiveni mi almalıyım, yoksa kısa etek mi? | Open Subtitles | هل أحضر للطفل قفاز بايسبول أو تنورة باليه ؟ |
Sonuçta, bir etek bile alacak olsan arkadaşlarına sormadan almazsın. | Open Subtitles | حسنا , بمعنى أنك لا يمكنك شراء تنورة بدون استشارة اصدقائك فيها اولا. |
Bugün okulda bir tane sade iskoç eteği bulundu. | Open Subtitles | في قسم المفقودات اليوم لدينا تنورة مربعة النقش |
etekli bir adam için 10 sayfalık işi geri mi çeviriyorsun? | Open Subtitles | انت تلغي عشر صفحات من اجل رجل يرتدي تنورة |
Ama sadece eteğini kaldırıp yoldan aşağı nehre doğru koştuğunu gördüm. | Open Subtitles | ركضت خلفها. تمكنت من رؤيتها وهي ترفع تنورة فستان زفافها، |
Ne yani, biri gidip hepsinin eteğinin altına mı bakıyor? | Open Subtitles | هل يذهب أحدكم إلى الخارج ليرفع تنورة الدينوصور؟ |
Bir sigara ve bira için etekle amuda bile kalkarım. | Open Subtitles | سأقف على رأسي مرتدية تنورة من أجل سيجارة و بيرة. |
Bu kıyafeti ve eteğe dönüşmüş bir tanesini kurtarabildim. | Open Subtitles | أفلتت بهذه البدلة والذي اتضح أنها تنورة. |
Okul eteğin olmayınca seni tanıyamadım. | Open Subtitles | لَمْ يَعْرفْك بدون تنورة تلميذة مدرستكِ. |
Böyle vurduğun sürece, tütü bile giyebilirsin. | Open Subtitles | أن كنت تستطيع القذف هكذا , تستطيع إرتداء تنورة رقص ولن أمانع |
Süet eriyor. Saç kurutma makinesini süet eteğime tutmuştum. | Open Subtitles | ارتكبت هذا الخطأ مرة مع تنورة ومجفف الشعر |
Okul müdürü onu iç eteklik ve çiçekli boneyle bulduktan sonra? | Open Subtitles | عقب أن عثر عليه حارس المدرسة يرتدي تنورة ويعتمر قلنسوة زهرية؟ |
Trent'le tanışmadan önce İskoç eteğinde pişmiş, fırında patates gibiydi. | Open Subtitles | أجل، قبل أن تقابل (ترينت) كانت تبدو كبطاطا مخبوزة في تنورة |
sıradan bir elbise beni sıkar | Open Subtitles | اعطني تنورة باليه وفكرة الصالون وسأكون بالصورة |
Karının eteğine mi saklanacaksın? | Open Subtitles | هل ستقف هناك كالخنزير بدون حراك تحاول الاختباء خلف تنورة زوجتك ؟ |
Ben de bu işe balıklama dalıp, kürkü paten eteğimi giyeceğim. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأذهب إليه وأرتدي تنورة الفراء للتزلج |