Bu ölümcül büyük patlamalar Dünya üzerindeki yaşamı tehdit ediyor olabilir mi? | Open Subtitles | هل تهدّد تلك التوهّجات العظمى الحياة على الأرض؟ |
Cinsel taciz ve düşmanca çalışma ortamı davaları açmakla tehdit ediyor. Pazarlık yapmamız gerekecek. | Open Subtitles | إنّها تهدّد بإقامة دعوى تحرّش جنسي وبيئة عمل عدائيّة, فعلينا التفاوض |
Patronun arkadaşlarımı barodan kovmakla tehdit ediyor bizim firmayı da kapatmakla. | Open Subtitles | مديرتكَ تهدّد بإقصاء أصدقائي من المحاماة وتفكيك شركتنا القضائية |
Bak, neden Kelly'i tehdit ediyorsun? | Open Subtitles | إنظر، لماذا تهدّد كيلي؟ |
Bak, neden Kelly'i tehdit ediyorsun? | Open Subtitles | إنظر، لماذا تهدّد كيلي؟ |
Şimdi bu emsâlsiz gezegeni tehdit eden yeni bir güç var. | Open Subtitles | هناك الآن قوّة جديدة تهدّد هذا الكوكب الفريد. |
"Ya şeker, ya şaka." İstemiyorlar. tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | الإحتيال أو التفاوض، أنت لم تطلب أنت تهدّد |
Önce eşimi öldürdüler, şimdi de bana yalan söyleyen kadın ülkemi tehdit ediyor! | Open Subtitles | أولاً يقتلون زوجي، والآن هذه المرأة التي كذبت عليّ تهدّد بلادي! |
Buz Ulusu hata yapmıyor, tehdit ediyor. | Open Subtitles | ملكة الثلج لا تخطئ، إنها تهدّد |
Şimdi buraya, L.A.'ya gelirim diye tehdit ediyor. | Open Subtitles | والآن، تهدّد بالقدوم إلى هنا... إلى (لوس أنجلوس)... |
Henry'i götürdü. Herkesi tehdit ediyor. | Open Subtitles | -أخذَتْ (هنري) و تهدّد الجميع |
Akıl karışıklığımın kusuruna bakma, Conrad, fakat beni yanında tutabilmek için Patrick ile mi tehdit ediyorsun ? | Open Subtitles | اعذر حيرتي يا (كونراد)، ولكن هل تهدّد حياة (باتريك) لإبقائي برفقتك؟ |
Akıl karışıklığımın kusuruna bakma, Conrad, fakat beni yanında tutabilmek için Patrick ile mi tehdit ediyorsun ? | Open Subtitles | اعذر حيرتي يا (كونراد)، ولكن هل تهدّد حياة (باتريك) لإبقائي برفقتك؟ |
Ama görünen o ki bunun artık senin için bir önemi yok çünkü burada insan avına çıkmışsın Tess ile JT'yi tehdit ediyorsun. | Open Subtitles | لكن هذا من الواضح جدّا أنّه لم يعد يهمّك بعد الآن فأنت هناك تدير مطاردة تهدّد (تيز) و(جي تي) |
Şimdi de anneni tehdit ediyorsun. | Open Subtitles | وها أنت الآن تهدّد أمك |
İnsanları bu yüzden tehdit ediyorsun. | Open Subtitles | لهذا السبب تهدّد الناس |
Hepimizin bir gün önce kurtarılmış olması gerekiyordu en çok güvendiğimiz kişi aniden, hayatını tehdit eden bir hastalığa yakalandı... | Open Subtitles | يصاب الشخص الذي نعتمد عليه بحالة تهدّد حياته فجأةً |
Öfkem ise hala yerli yerinde ve şirketimi tehdit eden her türlü enfeksiyonu imha edeceğim. | Open Subtitles | ،إهانتي لن تبارح مكانها وسأمحو كل عدوى تهدّد مكتبي |
Bu karteller özgürlüğümüzü tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | نفس الإحتكارات التي تهدّد حرّيتنا... |
Onlar, varlığımızı tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | إنها تهدّد وجودنا |