Bozulabilecek şeyler, kaçırmak bir suçtur ve sende bir polis memurusun, ve bunu biliyor olmalısın. | Open Subtitles | تهريب المأكولات يعد جريمة, أنت شرطي , من المفترض انك تعرف هذا الامر الجريمه الحقيقية انك لاتستطيع تهريبها |
Kalabalığı, orijinallerini sahteleriyle beraber dışarı kaçırmak için kullanıyorlar! | Open Subtitles | يقومون بإستخدام الحـشد ليتم تهريبها عن طريق المزيفة منها! |
Sence onu ülke dışına mı kaçırmaya çalışıyorlar? | Open Subtitles | أعتقد أنهم سيحاولون تهريبها خارج البلاد ؟ |
Biyosilah tüplerinden birini taşıyordu. Bizim araçlardan birini kullanarak buradan kaçırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وكان يحمل قنينةً للسلاح البيولوجي محاولاً تهريبها مستخدماً إحدى مركباتنا |
Ruth doğduğunda, onu bir valiz içinde Arjantin'e kaçak sokmaya çalıştı. | Open Subtitles | عندما وُلدت روث حاولت تهريبها الى موطنها فى الأرجنتين فى حقيبة سفر |
Doğumundan hemen sonra Camelot'tan kaçırıldı. | Open Subtitles | تم تهريبها من"كاميلوت" بعد مولدها مباشرةً |
Onu kaçırmamız gerek. İtalya'ya biz göndermeliyiz. | Open Subtitles | سيجب علينا تهريبها الى ايطاليا بأنفسنا |
Prens Ali Yusuf'un devrim sırasında Ramat'tan yurt dışına kaçırdığı hazinenin bir kısmı. | Open Subtitles | جزء من ثروة الأميــر ً علــي يــوسف ً تم تهريبها خارج ً رام الله ً في زمن الثورة هل كل شـــيء يتعلق بهاته ؟ |
Karaborsadan alınmışlar, ülkeye kaçak sokulmuşlar. | Open Subtitles | احضرت من السوق السوداء. تم تهريبها للبلاد. |
Yani bunlar kaçakçılık yaptığını bilmeyen insanlar tarafından mı kaçırılıyor? | Open Subtitles | هل يتم تهريبها بواسطة أناس لا يعرفون أنهم يقومون بتهريبها ؟ |
Dengesiz değiller, parçalayıp kaçırmak kolay | Open Subtitles | انها مستقرة, ويسهل تهريبها منفصلة |
İki yıl önce Bella'yı patrondan kaçırmak için uğraştılar. | Open Subtitles | قبل عامين حاولت بيلا للحصول على راعي ل تهريبها خارج . |
Bugün kaçırmaya çalıştığın diğer antikalar hakkında soru sormak için sabırsızlanıyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يسألوك عن الآثار الأخرى التي حاولت تهريبها اليوم |
Onu Shanghai'dan kaçırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لقد حاول تهريبها خارج "شنغهاي". |
Bu sabah Dalton'un ülkeden kaçırmaya çalıştığı belleği ele geçirmeye çalışırken üç insan öldürdü. | Open Subtitles | ،قتلت ثلاثة أشخاص هذا الصباح محاولة أخذ الذاكرة المحمولة التي حاول (دالتون) تهريبها من البلد |
Atmadım, Booth'un CIA'deki bir arkadaşının yardımıyla kaçak olarak, Küba'daki doktor arkadaşınıza... | Open Subtitles | لم أكن رمي بها بعيدا. رتبت لهم سيتم تهريبها لصديق الطبيب في كوبا |
Bu sabah, Lola'dan Katolik yoldaşlarımızdan İngiltere'den kaçak gelen bir mektup aldım. | Open Subtitles | تم تهريبها من انجلترا من قبل حلفائنا الكاثلوكيؤن |
Bu şahane Ming hanedanlığı vazosu bir zamanlar Çin'den eşek heybesinde kaçırıldı. | Open Subtitles | "هذه مجموعة مزهرية رائعة من سلالة "مينغ التي تمّ تهريبها ذات مرّة إلى الصين في جراب حمار |
Bu ayaklanma sırasında, Prens Ali Yusuf'a ait son derece değerli mücevherler yurt dışına kaçırıldı. | Open Subtitles | و في نفس الوقت من هذا الإنقلاب معظم المجوهرات الرائعة و التي تعود ملكيتها للمرحوم الأمير ً علـي يـوسف ً التي تم تهريبها خارج البلاد . |
Onu kaçırmamız gerek. | Open Subtitles | سوف نضطر الى تهريبها |
Malı yurt dışına da çıkaramıyorlar. | Open Subtitles | انهم حتى لا يقدرون على تهريبها |
37 kilo kokain, davalı ülkeye kaçakçılığını yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | 27كيلو غرام من الكوكايين, حاولت المتهمة تهريبها إلى داخل البلاد. |
Motor yağı kutularında kaçırılıyor. | Open Subtitles | يجري تهريبها في علب زيت المحركات. |