- Seni birkaç gün önce bekliyordum. - Evet. Uzun yoldan geldim. | Open Subtitles | توقّعت رؤيتك قبل أيام قليلة نعم، خذ طريق البيت الطويل |
Cidden, ne yapmamı bekliyordun ki elim kolum bağlı oturup bizi öldürmeni mi bekleyecektim? | Open Subtitles | أعني، حقّا، مالذي توقّعت منّي عمله ؟ أرضى بالأمر الواقع وأسمحُ لكَ بقتلنا؟ |
Ama sizler Beklediğimden daha iyi savaşçılar çıktınız. Gidip, köyünüzü Caldor'dan geri alacağız. | Open Subtitles | لكنّكم مقاتلين أفضل ممّا توقّعت نحن سنأخذ ما يعود لنا من كالدور |
...ya Emily onu öldürme niyetini Tahmin etti, önlem aldı. | Open Subtitles | أمّا إيميلي توقّعت ك النية إلى euthanizeها، أخذ countermeasures الضروري |
Çünkü kızını kurtardığım bir adamdan daha fazla sadakat beklerdim. | Open Subtitles | لأنّي توقّعت مزيدًا من الولاء من الرجل الذي أنقذت ابنته. |
Görmeyi beklediğim son şey senin ve o kızın | Open Subtitles | شيء إياست توقّعت الرّؤية في كانت شقّة الجيري ذلك الاثنان لك |
Bunun farkındayım ama ben bunun sevgi, umut ya da şefkat olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعلم، لكنّي توقّعت أن تركّزي على الحبّ أو الأمل أو الشفقة |
Bunun olabileceğini biliyordum, bunu biliyordum. Tekrar denemeliyiz. | Open Subtitles | توقّعت أن يحدث ذلك، توقّعت علينا المحاولة مجدّداً |
Ne zaman olacağını bilmiyorum ama düşündüğümden önce olacak ve bunu durdurmak için herşeyi yaparım. | Open Subtitles | وأنا أحتضر لا أعلم متى سيكون ذلك لكنّه سيكون في فترةٍ أقرب مما توقّعت |
Tamam okul bütçesine baktığımda bir açık bekliyordum. | Open Subtitles | توقّعت عجزا عندما نظرت لميزانية التعليم هذا أمرٌ طبيعي |
Açıkçası ben, pişmanlık dolu birini bekliyordum, ama aksine, masada oturan başka bir... | Open Subtitles | .. أتعرف، لقد توقّعت مقابلة .. شخص مُجهد من التعب .. وبدلاً من ذلك |
Cidden, ne yapmamı bekliyordun ki elim kolum bağlı oturup bizi öldürmeni mi bekleyecektim? | Open Subtitles | أعني، حقّا، مالذي توقّعت منّي عمله ؟ أرضى بالأمر الواقع وأسمحُ لكَ بقتلنا؟ |
Karışık duygular hissetmemeyi mi bekliyordun? | Open Subtitles | وهل توقّعت أن لا تخالجك مشاعر متناقضة؟ |
Beklediğimden daha çok yankı uyandırdı. Bugün çok olaylı geçti. | Open Subtitles | ، ظهر الشيء أكثر جدية مما توقّعت لا يهم ، اليوم ما زال يوم خاص جدا |
Bu iş Beklediğimden de çetrefilli çıktı. | Open Subtitles | هذا العمل أصبح أكثر تعقيدًا قليلاً مما توقّعت |
Sydney bilgiyi CIA'e sızdırdı ve gerisi aynen Tahmin ettiğiniz gibi oldu. | Open Subtitles | سرّبت سدني إنتيل إلى وكالة المخابرات المركزية، وأدّت البقية بالضبط كما توقّعت بأنّه. |
Aferin çocuklar. Tahmin ettiğimden çok daha kolay oldu. | Open Subtitles | عمل جيّد يا أولاد، كان هذا أسهل ممّا توقّعت. |
Senden daha bir zorlayıcı kaçış ustası tiplemesi beklerdim hücrede bekleyen bir patates çuvalı tiplemesi değil. | Open Subtitles | توقّعت مزيدًا من فنون الهرب الجسورة وليس الرقود مستسلمًا بالزنزانة |
Uygunsuz kaçtı. Senden daha iyisini beklerdim, kaptan. | Open Subtitles | هيئة سيّئة توقّعت أكثر منك أيّها القبطان |
Pekala, yalan yok. "Aşıklara Özel" beklediğim hareketliliği sağlamadı. | Open Subtitles | حسناً، لن أكذب، عرض الأحبّاء الخاصّ لا يلقى رواجاً كما توقّعت. |
Ne olduklarını biliyorum. Sadece dahası da vardır diye düşünmüştüm. Pekâlâ. | Open Subtitles | أجل، أعلم ماهيتهم، توقّعت المزيد حيال ذلك فحسب. |
Bakireliğinin bozulduğunu biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum. | Open Subtitles | توقّعت أنه سيكون ذا سوابق ، لكن ليس هكذا ؟ |
Ama düşündüğümden daha maceracı çıktınız. | Open Subtitles | ولكن يبدو أنكما تحبان المغامرة أكثر مما توقّعت. |
Ve görünüşe göre, çocuklar şeytan çizimlerini beğendi benim düşündüğüm gibi. | Open Subtitles | ومن الواضح أن الاولاد يحبّون الشياطين في الرسوم المتحركة كما توقّعت. |
2000 yılında uzaylı istilası olacağını öne sürmüştüm. | Open Subtitles | توقّعت هناك يكون إحتلالا أجنبيا في الألفية. |