"تَستمرُّ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• devam ediyor
• Sürekli
• devam edeceksin
• söyleyip
• duruyorsunuz

Şimdi Montserrat'ın yarısı yasak bölge ve püskürmeler devam ediyor.
نِصْف مونتسيرات الآن و منطقةُ الحظر , و الإنفجارات تَستمرُّ.

Daha sonra aynı şiiri, masa örtüsü bir süre sonra şiir şöyle devam ediyor :
لاحقاً في نفس القصيدةِ، مفرش المائدة ، لاحقاً القصيدة تَستمرُّ:

Hala canlı yayın yok, ama raporlara göre otobüs dönmeye devam ediyor...
نحن ما زِلنا لَيْسَ لَنا صورةُ حيّةُ، لكن التقاريرَ تلك الحافلةِ تَستمرُّ للإدَارَة داخل لوس أنجليس.

Bana Sürekli çiçek ve şiir göndermek zorunda değilsin Frasier.
أنت ليس من الضروري أن تَستمرُّ بإرْسالي الزهور والشعر.

Bozuk plak gibisin. Sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsun.
أنت مثل الأسطوتنة المكسورة أنت فقط تَستمرُّ بدون توقّف.

Ya öyle olacak ya da bana günü tek başına nasıl kurtardığını anlatmaya devam edeceksin.
هو إما ذلك أَو أنت تَستمرُّ بإخْباري كَمْ أنت , وفقط أنت , أنقذت اليوم

Her şeyin oyunun bir parçası olduğunu söyleyip duran sensin.
أنت الواحد الذي تَستمرُّ بقَول هذه فقط أحد ألعابِهم.

Neden dışarı bakıp duruyorsunuz?
لماذا تَستمرُّ بالتَحذير هناك؟

Polis davayla ilgisi olabilecek her türlü bilgiyi almak için insanlarla konuşmaya devam ediyor.
ثمّ هَربَ من المشهدِ. الشرطة تَستمرُّ لسُؤال الجمهورِ لأيّ معلومات

Dağınık isyanlar Doğu şehirlerini vurmaya... devam ediyor ve Boston ve Philadelphia'dan da... şiddet haberleri geliyor.
الإضطرابات المتقطعة تَستمرُّ لضَرْب المُدنِ الشرقيةِ... وتقارير عن العنف مِنْ بوسطن وفيلاديلفيا... قادمه الأن

Peki baylar bayanlar, parti devam ediyor.
الموافقة وأولاد وبنات، الضربة تَستمرُّ.

Ne kadar üzücü olsa da hayat devam ediyor.
الحزين بينما هو، حياة تَستمرُّ.

Öylece oturuyorsun, sus pus olmuş tekerlekler dönmeye devam ediyor, seni müebbet hapishanene...
لذا، أنت فقط تَجْلسُ هناك، لا شيء رأي... بينما تَستمرُّ العجلاتُ بإدَارَة، يَستدرجُك إلى الجملةِ الأطولِ...

Ori orduları ticaret kurduğumuz gezegenlere el koymaya devam ediyor...
جيوش الـ " أوراى " تَستمرُّ فى إغتِصاب الكواكبِ التى أَسّسنَا عليها تجارةً

Çoraplarım kurutucuda kaybolmaya devam ediyor.
جواربي تَستمرُّ بالإختِفاء في المجففِ.

Sürekli ailesiyle tanışmak istediğimi söylüyorum, ama o hep bahaneler üretiyor.
أَستمرُّ بطَلَب مُقَابَلَة أبويها، لَكنَّها تَستمرُّ بجَعْل الأعذارِ.

Sürekli tanınmadık simalardan bahsedip duruyor.
حَسناً، تَستمرُّ على حول الناسِ، نحن أبداً مَا سَمعنَا عنهم.

Elbette biliyorlar. Onlara Sürekli hatırlatmana gerek yok.
بالطبع هم يَعملون لا يتوجب عليك أن تَستمرُّ بتَذكيرهم

Ve sonra okyanusa varana kadar koşmaya devam edeceksin.
وعليك أن تَستمرُّ راكضاً حتى تضرب المحيطَ.

Sen devam edeceksin.
أنت تَستمرُّ.

O deli domates bana, eğer dışarı çıkarsam... beni sokak ortasında vuracağını söyleyip duruyor.
هذه الطماطةِ المجنونةِ تَستمرُّ بمُخَابَرَتني، يَقُولُ هي سَتُسقطُني في الشارعِ إذا أَخْرجُ.

Yastığa bakıp duruyorsunuz.
تَستمرُّ بالنَظْر إلى تلك الوسادةِ.