Yazıcıyı götürüyorum, Çünkü Morgan bekleyebilir. | Open Subtitles | سَآخذُ الطابعةَ ' قضيّة مورغان يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ. |
Biraz bekleyebilir ama, değil mi? | Open Subtitles | حَسناً، هي يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ في الدقيقة، هَلْ لا تَعتقدُ؟ |
Yarın erken gelmeye çalışacağım ama şimdi, ördek bekleyebilir. | Open Subtitles | أنا سَأَنْظرُ حول القدوم مبكّرا الى البيت غدا. ولكن للآن، البطّة يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ. |
Doğru anı beklemek zorundasınız. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ اللحظةَ عندما تَعْرفُ بأنّه صحيحُ. |
O kadar uzun beklemek zorunda değilsiniz, beyler. | Open Subtitles | أنت ' لا يَجِبُ أنْ تَنتظرَ ذلك لمدة طويلة، أولاد |
Cevaplar almak istiyorsanız şayet beklemek zorundasınız. | Open Subtitles | وإذا تُريدُ الأجوبةَ، أنت قَدْ فقط يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ. |
Bir saniyeliğine bekleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أنت يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ a لحظة، أَنا a مشغول إلى حدٍّ ما. |
Bir dakika bekleyebilir misin? | Open Subtitles | هَلْ يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ في الدقيقة؟ |
Fargo, Holly'i düşünecek olursak, sanırım sorumlulukların biraz bekleyebilir. | Open Subtitles | Fargo، في ضوء هولي، أعتقد لَرُبَّمَا مسؤولياتكَ يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ. |
Keşke hamilelik testi yapmak için beklemek zorunda olmasaydım. | Open Subtitles | l أمنية l ما كَانَ لِزاماً عليها أَنْ تَنتظرَ لأَخْذ a إختبار حملِ. |
Dışarıda beklemek zorundasınız. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ في الخارج |
beklemek zorundasın. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ. |