Hem güçlü hem esnek bir bitki molekülü evrildi fazlaca yükü taşıyabilen ve aynı zamanda rüzgarda kırılmadan eğilebilen bir malzeme. | Open Subtitles | تطوَّر جزيء نبات و الذي بنى مادةً قوية و مرنة يُمكنها دعم الكثير من الوزن, حتى تنحني في الريح من دون أن تُكسر. |
Şehir kırılmadan önce daha çok esneyecek. | Open Subtitles | المدينة سوف تصمد لوقت طويل قبل أن تُكسر |
Katherine'i bul, tedaviyi al boynun tekrar kırılmadan önce çık git. | Open Subtitles | اعثر على (كاثرين)، واجلب الترياق ثم ارحل قبل أن تُكسر رقبتك ثانيةً |
Evet, tamam, üzgünüm, ama gagalar savaşta kırılabilir, değil mi? | Open Subtitles | نعم , حسناً , أنا آسف و لكن المناقير قد تُكسر في الحروب , اليس كذلك ؟ |
Terrence Gilroy'un kemikleri ancak onu dondurucu içine iterken olduğu gibi, biri üzerine çıkarsa kırılabilir. | Open Subtitles | عظام (تيرانس جيلروي) يُمكن أن تُكسر فقط بواسطة أحدٍ يجثو فوقه بينما قام بدفعه داخل المجمدة |