yağmur yağdığı ve uyumak için bir yer aradığım her zaman. | Open Subtitles | أقتحم أيّ مكان إذا كانت تُمطر لأني أحتاج مكاناً للنوم فيه. |
Şehre inip "The Intermission" oynamalıyım. Eğer yağmur yağmazsa, onları dışarıda ele geçirebilirim. | Open Subtitles | سأؤدى فقط عرضى أثناء الاستراحة, وإذا لم تُمطر, سأُمسِك بِهم وهم خارجون. |
Haklı olmalarını dileyelim. Hızlansan iyi olur, yağmur geliyor. | Open Subtitles | علينا أن نتمنى أن يكونوا على حق، إستمرّ وأسرع قليلاً، إنها سوف تُمطر |
Kahretsin! Yani, yağmur yağıyordu ve sen yine de ondan söz mü aldın? | Open Subtitles | اللعنه, لقد كانت تُمطر ومتوقعة أن تفي بعهدها؟ |
Bana yağmurlu bir günde evlenme teklif etmiştin. | Open Subtitles | لقد كانت تُمطر في اليوم الذي تقدّمتَ فيه بخطبتي. |
Çıkarken yağmur çoktan bastırmıştı. | Open Subtitles | حسناً، عندما غادرنا، كانت السماء تُمطر بالفعل، |
Bir dakika önce yağmur, şimdi bulutlu, sonra güneşli olsun ... | Open Subtitles | قد تُمطر تارة و يكون الجو ملئ بالسحب تارة أخرى . و تشرق الشمس بعد ذلك |
Neredeyse her gün yağmur yağar, ...bu sayede altı yaşındaki bu yavrunun antrenman yapacak çok fırsatı oldu. | Open Subtitles | تُمطر كل يومٍ تقريباً، فهذه البالغة 6 أعوام قد تلقىت سلفاً تمارين كثيرة. |
Kimse hava durumu sunan adam gibi olamaz. yağmur yapmayacak der ama aniden yağmur bastırır. | Open Subtitles | الأمر ليس كرجل الأرصاد الذى يقول أنها لن تُمطر فى فجأه تُمطر. |
Bu bölgeye yıllarca yağmur yağmayabilir. | Open Subtitles | قد يمضي على هذا المكان سنوات دون أن تُمطر فوقه |
yağmur yağmadığı zamanlar, fakat hiç gece kulübü yok. | Open Subtitles | هذا عندما لا تُمطر ولكن, لايوجد اى نوادى ليلية |
Hintliler yağmur dansı yaptığında her zaman yağmur yağar. | Open Subtitles | هل تعلم لماذا تُمطر السماء دائمًا حين يقوم الهنود برقصة المطر؟ |
yağmur da yağsa, kar da yağsa... | Open Subtitles | لا يهم ما إذا كانت السماء تُمطر أو تُثلج |
yağmur yağdığında hep gözlerini kapatıp sesini dinlediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك دائما تُغلقي عينيك وتستمعي عندما تُمطر |
Koca kış yağmur yağdı zaten. Daha yeni bitti. | Open Subtitles | أنها تُمطر طوال الشتاء، لقد توقفت الأمطار للتو. |
Camlar inikken araba sürmek istiyorum, yağmur yağsa bile. | Open Subtitles | أريدُ أن أقودَ والنوافِذَ مفتوحة، حتّى لو أنها تُمطر. |
yağmur yağarsa camları silmene gerek kalmaz. | Open Subtitles | حسناً ، رُبما تُمطر فلن تكون مُضطراً لتنظيف النوافذ |
Bugün hava yağmurlu. İnşallah yağan para olur! | Open Subtitles | -أنها تُمطر اليوم,فلنتمنى أنها تُمطر مالاً |
Çünkü yağmur yağana kadar durmuyorlar yayın balıkları gibi. | Open Subtitles | لأنهم لا يتوقفون عن الرقص حتى تُمطر! مثل السمك.. يتحركون دومًا. |