- Ne yani elmas üreten ülkelerle iş bağlantıları mı varmış? | Open Subtitles | وماذا، أكان لديهم علاقات تجاريّة في دُول تُنتج الألماس؟ |
Filmleri, empati üreten makineler gibigörüyorum. | Open Subtitles | و بالنسبة لي، الأفلام مثل آلة تُنتج العاطفّة |
Her gün sen, ben ve herkes bu odadaki ve bu gezegendeki antibiyotiklerimizin çoğunu üreten benzer toprak bakterisi tarafından kurtarılıyoruz. | TED | كل يوم، أنت وأنا والجميع في هذه الغرفة وفي هذا الكوكب، يتم انقاذهم ببكتيريا مشابهة لبكتيريا التربة التي تُنتج أغلب مضاداتنا الحيوية. |
Bölgedeki bambu bitkileri, birkaç on yılda bir defa büyük miktarlarda meyve üretiyor. | TED | تُنتج نباتات الخيزران المحليّة كميّات كبيرة من الفواكه مرّة واحدة كل بضعة عقود. |
Önce küçük bir damla yapışkan ipek üretiyor sonra, bunun ucuna da yumurtayı bırakıyor. | Open Subtitles | أوّلاً، تُنتج قطرة صغيرة من حرير لزج، ثمّ في نهايته، البيض. |
Avrupa'daki bütün büyük katedrallerin yayın organları saniyede 32 feet'lik bir ses üretiyor. | Open Subtitles | أن جميع الكاتدرائيات الرئيسية بأوروبا لديها أنابيب بقياس 32 قدما تُنتج موجات فوق صوتية |
Eğer en az görüştüğü danışanın bile elmas üreten ülkelerle ilişkisi varsa bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لو كان لأيّ من عُملائها أيّ صلة بعيدة لدولة تُنتج الألماس، -فإنّي أريد أن أعرف حيال ذلك . |
Firmalar tüketiciler için ürünler üretiyor -- bu biziz -- ve bize gelir sağlıyor, ve daha da iyisi, biz gelirleri ürün ve hizmet satın almada kullanabiliyoruz. | TED | الشركات تُنتج منتجات للمستهلكين -- الذين هم نحن -- وتزودنا بدخول، وهذا بالتأكيد أفضل، لأننا يمكننا أن ننفق تلك الدخول على بضائع وخدمات أكثر. |
Büyükbaş çiftlikleri E. koli üretiyor. | Open Subtitles | "مزارع الماشية تُنتج " إيه. كولاي |