O kadar Dedikoducu olmasa hâlâ orada çalışıyor olurdum. | Open Subtitles | حسناً إن لم تكن ثرثارة ؟ قد أبقى في عملي هناك إن كان هذا ما تقصدين |
Dedikoducu Kız'dan önce, Edith Wharton vardı ve görün ki ne kadar az şey değişti aynı sosyetik züppeler saltanatlarını sürüyorlardı yalnızca korse ve at arabası içindeydiler. | Open Subtitles | قبل "فتاة ثرثارة" كانت ايدا ثورن وكيف تغيرت الأمور مازال يحكمه نفس المجتمع المتفاخر |
O kadar geveze olmasa şansı olabilirdi. | Open Subtitles | لربما حظيت بفرصة لأواعدها لو لم تكن ثرثارة. |
Bu geveze sayesinde yeni evimizi nerede bulacağımızı biliyoruz. | Open Subtitles | شكرا لكى يا ثرثارة الفم لقد عرفنا اين نجد منزلنا الجديد |
Roma'dan Almanya'ya sana şöförlük etmeye yollandığıma göre ve Bayan F'in de pek konuşkan olmadığını düşünürsek bana burada ne aradığımızı anlatabilir misin? | Open Subtitles | منذ أرسلت من روما الى المانيا كسائق سيارة لك و السيدة فريدريك ليس ثرثارة كثيراً |
Uçakta boşboğaz biriyle yan yana oturmak zorunda kalmak isteyemeceğimi söylerdim. | Open Subtitles | سوف اقول انني لا اريد ان اكون عالقا في طائرة بجانب ثرثارة |
- İspiyoncusun! - Timmy, yeter. | Open Subtitles | إنك ثرثارة |
Çok fazla konuşuyorum, o yüzden kendimi duymazdan gelmeyi öğrendim. | Open Subtitles | إنني ثرثارة لذا قررت أن أضبط نفسي قليلاً |
Vurdumduymaz | Open Subtitles | ثرثارة |
Biraz dedikoducusun. | Open Subtitles | أنت ثرثارة قليلاً |
Kirli çamaşırlarımı Yale'e yetiştirmek ve Dedikoducu Kız'a Lord Marcus olayını sızdırmak seni resmen bir numaralı düşmanım yapıyor. | Open Subtitles | دعيني أجلب أشيائي, اقابلكم في المقدمة تشويهي أمام يال "وإرسال فضيحة اللورد ماركوس على "فتاة ثرثارة |
Yale'i aradın, Blair'den intikam almak için "Dedikoducu Kız"a haberi yolladın. | Open Subtitles | "أخبرتي يال, ارسلتي الحدث المثير ل"فتاة ثرثارة لتنتقمي من بلير |
Rachel'a Yale'in senin hakkında basın bülteni yayınlamak istediğini söyledim o da "Dedikoducu Kız"a yolladı. | Open Subtitles | نعم, حسنا, انا أخبرت رايتشل ان يال تريد عمل بيان صحفي "وهي ارسلتها الى "فتاة ثرثارة |
Başlayalım ve geveze olduklarını umalım. | Open Subtitles | دعونا الحصول على تعيين ما يصل ، والأمل انهم الكثير ثرثارة. |
Bir içki iç. Ölmedi o,sadece çok geveze. | Open Subtitles | لا تتحرّج من التغذّي عليها، ليست ميّتة، بل ثرثارة. |
- Neden bahsediyorsun? Sarışın geveze, şarapçı, vergi kaçakçısı? | Open Subtitles | شقراء طويلة ثرثارة وتشرب الكحول وتغش في الضرائب |
- Bir sessiz, bir konuşkan. - İkisi de sessiz. | Open Subtitles | إحداهما هادئة، والأخرى ثرثارة - كلاهما هادئتان - |
Annem çok konuşkan değildi. | Open Subtitles | لم تكن أمي ثرثارة. |
Kız kardeşim, düşündüğümden de boşboğaz çıktı. | Open Subtitles | أختي ثرثارة أكثر ممّا كنت أظنّ |
- İspiyoncusun! | Open Subtitles | -أنتِ ثرثارة |
Cidden çok konuşuyorum. Erkek arkadaşım haklıymış-- Eski erkek arkadaşım. | Open Subtitles | واو، أنا ثرثارة حقاً |
Vurdumduymaz | Open Subtitles | ثرثارة |
Niye böyle dedikoducusun? | Open Subtitles | كم انتى ثرثارة! |
Ronnie. Çok gevezeydi ve 15 yaş küçüktü. | Open Subtitles | ثرثارة و أصغر مني ب15 عام |
Çalışamadın çünkü çenen düşük. | Open Subtitles | لم تستطيعي لانك ثرثارة |