İnsanlar, kültür, tarih, kadınlar veya Rusya hakkında hiçbir şey bilmiyor olabilirim ama pazarlık yapma konusunda ödevime iyi çalıştım. | Open Subtitles | أعني لا أعرف شيئاً عنهم وعن ثقافتهم وتاريخهم والنساء لكنني تعلمت الآداب |
Bando kampının amacı farklı geçmişlerden gelen çocukların müzik ve kültür alışverişi yapmasını sağlamak. | Open Subtitles | هدف المعسكر كان منح الأولاد من خلفيات مختلفة فرصة لتبادل الموسيقى والخبرات الفريدة على ثقافتهم. |
Beni mecbur eden şey siyahi kültürü tanımlamak için, insanları itmek. | Open Subtitles | [نينا] هذا ما حدا بي إلى أن.. لأدفع بالسّود تجاه أن يتعرفوا على ثقافتهم. |
Onların bütün kültürü sikleri üzerine kurulu. | Open Subtitles | ثقافتهم بأكملها تتمحور حول قضبانهم. |
Zuni insanlarını düşündüm; kültürlerinin kaybolmaması aksine yaşaması için sundukları hediyeleri... Bence Savaş Tanrısı heykelleri için daha güvenli başka bir yer yoktu. | TED | فكرت في الشعب الزوني، التي تؤكد قرابينهم أن ثقافتهم ليست ميتة أو اختفت. بل أنها حية وبخير، وأعتقد أنه لا يوجد مكان أفضل من ذلك لتكون به آلهة الحرب. |
Bağımlı oldukları hayvanların yanısıra, kültürleri yok ediliyor. | TED | لقد تم هدم ثقافتهم ، إلى جانب الحيوانات التي يعتمدون عليها. |
İşte şimdi Zuni kabilesinden kültürlerini paylaşmasını isteyebiliriz. | TED | الآن يمكننا أن نسأل شعب زوني لمشاركة ثقافتهم معنا. |
Onu, Los Angeles'a, Monies kültürünü korumak için destek arayan bir vakıf yöneticisiyle tanıştırmaya götürdüm. | TED | اصطحبته الى لوس أنجلوس ليلتقي بموظف لمؤسسة للبحث عن دعم مالي لحماية ثقافتهم. |
Herkesin kendi kültürü vardır. | Open Subtitles | الجميع لديه ثقافتهم. |
Onların kültürü bu, Danny, buna saygı duymamız gerek. | Open Subtitles | "إنها ثقافتهم "داني عليكَ ان تحترمها |
Ve kendi kültürlerinin ölmesini seyrettiler. | Open Subtitles | ومراقب... ثقافتهم الخاصة تموت. |
Doğayı ve kültürlerinin derinliğini anlamaya gelmiştim. | Open Subtitles | فهم الطبيعة... وعمق ثقافتهم. |
Bu kadınların bir yaşam tarzı ve kendilerine has bir kültürleri var, dışavurumcu bir şey, bu antropolojik bir şey. | Open Subtitles | نساء يعشن أسلوب حياة ثقافتهم الخاصة وهي إيحاءات ثورية |
Onlar gitmiyor olabilir ama onların kültürleri ve tarzları tüm dünyada. | Open Subtitles | حسنا، أنها قد تترك أبدا لكن ثقافتهم والأساليب السفر في كل مكان. |
Evet, bende onlarla tanışmak için ve onların kültürleri ve tarihleri hakkında birşeyler öğrenmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | حسنا, أنا أيضا متلهفة لمقابلتهم أتعلم من ثقافتهم وتاريخهم |
kültürlerini falan sordum. Fark ettim ki körük yoktu. | TED | بأسلوب ودي جدًا وسألت عن ثقافتهم وهكذا، ولاحظت أنه لم يكن هناك جسر للعبور نحو الطائرة. |
Biz Romalıların, onların kültürünü alıp kullanmaya hakkımız var! | Open Subtitles | نحن الرومان لدينا الحق في استيعاب ثقافتهم في امبراطوريتنا |