Cesur kahramanlarıyla vedalaşmak için çok uzaklardan geldiler. | Open Subtitles | جاءوا من كل حدب وصوب ليقولوا وداعآ للبطل الشجاع النبيل |
Cesur kahramanlarıyla vedalaşmak için çok uzaklardan geldiler. | Open Subtitles | جاءوا من كل حدب وصوب ليقولوا وداعآ للبطل الشجاع النبيل |
Buradaki önemli nokta, bütün bu insanlar bazı ortak özellikler taşısalar da çok çok farklı çevrelerden geliyorlar. | TED | الأمر المهم الآن عن كل هؤلاء الأشخاص هو أنهم يتشاركون خصائص معينة بالرغم من حقيقة أنهم جاءوا من بيئات مختلفة تماما. |
Onur ve saygıya önem veren bir kültürden geliyorlar. | Open Subtitles | لقد جاءوا من ثقافة تقيم الشرف و الأحترام |
Anne babalarımızın geldiği gibi biz de okyanusa doğru yürüyoruz. | Open Subtitles | مثلما فعل اباؤنا عندما جاءوا من البحر انه دورنا لنسير باتجاه المحيط. |
Hırsızların bu yoldan geldiği açık. | Open Subtitles | من الواضح أنّ اللصوص جاءوا من هذا الاتّجاه. |
Sicilya'dan geldiklerini öğrenince çok sevindi. | Open Subtitles | جاءوا من نفس المكان بصقلية الذي جاءت منه .. |
Otel kayıtları Londra'dan geldiklerini gösteriyor. | Open Subtitles | السجلات الخاصة بالفندق تقول أنهم جاءوا من (لندن) |
Orta Afrika'dan bu özel yere geldiler çünkü yılın bu zamanında mango ve başka birçok meyvede inanılmaz bir bolluk var. | Open Subtitles | قد جاءوا من شتى أرجاء وسط إفريقيـا لهذا المكان فقط، لإنه هنا، في مثل هذا الوقت من السنة، |
Tüm Orta Afrika'yı geçip buraya geldiler, çünkü yılın bu zamanında burada olağanüstü bir mango ve meyve bolluğu var. | Open Subtitles | قد جاءوا من شتى أرجاء وسط إفريقيـا لهذا المكان فقط، لإنه هنا، في مثل هذا الوقت من السنة، |
Sehrin çok çok uzaklarından mahalleye yeni vampirler geldiler. | Open Subtitles | ثمّة مجموعة مصّاصي دماء جديدة في الحيّ جاءوا من بقاع بعيدة جدًّا عن المدينة |
Sehrin çok çok uzaklarından mahalleye yeni vampirler geldiler. | Open Subtitles | ثمّة مجموعة مصّاصي دماء جديدة في الحيّ جاءوا من بقاع بعيدة جدًّا عن المدينة |
Dışarıda daha başka bir şey var, daha kötüsü, çok daha kötüsü, ve benim peşimden geliyorlar. | Open Subtitles | هناك شىء اخر .. شىء اسوء بكثير انه شىء سيىء للغايه وهم جاءوا من اجلى الان |
Sudan geliyorlar, sonsuza kadar karada yasayamazlar. | Open Subtitles | لقد جاءوا من البحر، ولا يمكنهم الحياة على البر إلى الأبد |
Bu adamlar efsanelerden geliyorlar, esasen Tanrı oluyorlar yani. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص جاءوا من الأساطير، إنهم آلهة. |
Ve bu çocukların çoğu zorlu mahallelerden geliyorlar. Kimse böyle bir şeyi itiraf etmek istemiyor. | Open Subtitles | ومعظم هؤلاء الأطفال جاءوا من أحياء صعبة، لا أحد يود الأعتراف بشيء كهذا. |
Hırsızların bu yoldan geldiği açık. | Open Subtitles | من الواضح أن اللصوص جاءوا من هذا الاتجاه |
Hani şu öldürdüklerim de dahil Fransız askerlerinin geldiği birlik mi? | Open Subtitles | ،الجنود الفرنسيين جاءوا من الحصن بما في ذلك الذي قتلته؟ |