Evet, topallayan bir adam gelip... bir ay önce taşlar hakkında sorular sormuştu. | Open Subtitles | نعم، كان هناك رجل يعرج جاء إلى هنا منذ شهر وسأل عن الأحجار |
Evet, topallayan bir adam gelip... bir ay önce taşlar hakkında sorular sormuştu. | Open Subtitles | نعم، كان هناك رجل يعرج جاء إلى هنا منذ شهر وسأل عن الأحجار |
Moskova'ya futbol maçı için gelmiş biriyle tanıştım İtalyanlardan birini görmüş. | Open Subtitles | إننى أعرف أحد جاء إلى موسكو من أجل لعبة كرة القدم |
Evet, buraya bazı şeyler almaya gelmişti, ve bir daha dönmedi. | Open Subtitles | نعم، لقد جاء إلى هنا لشراء بعض الأشياء ولكنه لم يعد |
Buraya ne için geldiğini biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تعرفون ما جاء إلى هنا من أجله لو أنني قد عدت إلى الغرباء |
Bir gün kliniğe geldiğinde şaşırmadık. Kolorado Nehri'nde rafting yapmak istiyordu. | TED | لذا لم يكن الأمر مفاجئاً لما جاء إلى العيادة في يوم قائلاُ أنه يريد أن يطوف بالقارب نهر كولورادو |
Gelemin nedeni bu öğlenden sonra ofisimi gelen Kenneth Parcell adlı bir gençti. | Open Subtitles | أردت أن أزورك لأن شاب يدعى كينيث بارسيل جاء إلى مكتبي عصر اليوم |
Detroit'a geldi ve biri onu öldürdü. | Open Subtitles | "لقد جاء إلى "ديترويت وهنالك شخص قتله |
Red Pony'e geldi, beni sordu. | Open Subtitles | لقد جاء إلى حانة . ريد بوني"، يسأل عنّي" |
Görünüşe bakılırsa o günlükte epey önemli şeyler var çünkü 20 dakika önce biri gelip onu almak istedi. | Open Subtitles | من الواضح أن هذا الدفتر كان مثير جداً، لأن هناك رجل جاء إلى هنا منذ 20 دقيقة يسأل عنه. |
Bizim eve gelip mutlu, sağlıklı çocuklarını bize göstermek istemişti. | Open Subtitles | جاء إلى منزل العائلة وأظهر لنا فرحته والأولاد الصغار صحيين |
Farzet ki adamın bir arka bahçene gelip seni aptal yerine koydu | Open Subtitles | ..إفترض إن رجل جاء إلى فنائك الخلفي وجعل منك سخرية |
Şeytanın kendisi Lago'ya gelmiş olsaydı bundan kötü olamazdı. | Open Subtitles | لن يكون أسوأ من الشيطان نفسه لو جاء إلى لاجو |
Araştırdık. Dergiye boş bir zarfta gelmiş. İsim yok. | Open Subtitles | تعقبناه، جاء إلى المجلة في ظرف عادي بلا إسم |
Onca yolu yaşlı bir rahip ve temizlikçi bir kadına saldırmak için neden gelmiş? | Open Subtitles | لماذا جاء إلى شمال بودونك ويُهاجمُ كاهنِ كبير السنِ و سيدة طاهرة؟ |
Pers Prensi, nadide hazine arayışıyla Şiraz çarşısına gelmişti. | Open Subtitles | وفى البحث عن الكنز النادر الأمير الفارسى جاء إلى أسواق شيراز |
Nadide hazine arayışındaki Moğol Prensi, Wak Adası'na gelmişti. | Open Subtitles | فى البحث عن الكنز النادر أمير المغول جاء إلى جزيرة واق |
Oraya nasıl geldiğini ya da ne yaptığını bilmeyen bir adamı. | Open Subtitles | لا يعرف كيف جاء إلى هنا ولا يعرف ماذا فعل |
Babam kazadan sonra benimle o yola konuşmak için geldiğinde onun da oraya geldiğini anladım. | Open Subtitles | منذ أن جاء إلى ذلك الطريق ليكلمني ،لاحظت أنها تأتي أيضاً تأتي في ذكرى الحادث |
Amerika'ya geldiğinde bildiği dil bu muydu? | Open Subtitles | هذة هى اللغة التى كان يتحدث بها عندما جاء إلى الولايات المتحدة |
Dünyamıza gelen ve insanlığı mide kanserinden kurtaran o büyük, büyük tıbbi teknolojik atılım neydi? | TED | ما هو ذلك التقدم المفاجيء الكبير جدا في التكنولوجيا الطبية الذي جاء إلى عالمنا و أنقذ البشرية من سرطان المعدة؟ |
Aslında Clark'ı arıyordum. Daily Planet'a geldi ve garip olmanın da ötesinde davranıyordu. | Open Subtitles | (جاء إلى (ذي دايلي بلانيت وكان يتصرف بغرابة تامة |
Birnam kereste. Dunsinane'e geldi. | Open Subtitles | خشب بيرنام لقد جاء إلى دانسين |
Sınıfıma geldi ve ve içeride yenilebilir bir duvar inşa ettik. | TED | جاء إلى صفي وبنينا جدار داخليا قابلا للأكل. |
İslam sizin ülkenize 2001'de düşmanlıkla girdi. Bu yanlıştı. | Open Subtitles | الإسلام جاء إلى بلدك بعدائية عام 2001، وذلك كان خاطئا. |
Eğer buraya gelirse, onu arkada beklediğimi söyle. | Open Subtitles | إذا جاء إلى هنا أخبره أني أبحث عنه بالخلف |
Sanırım Professor Littlefield buraya geldiğinden beri yalnızdı. | Open Subtitles | أعتقد أن البروفسور ليتلفيلد كان وحيدا منذ جاء إلى هنا |