Ve içinde bulunduğunuz boş mağaradan çıkacak bir aktör olarak Yeniden doğacaksınız. | Open Subtitles | وعندّها ستخرج من الكهف الذي أنت بداخله .. وستلد من جديدٍ كتابع |
Yeniden o türden bir bağlılık olaylarına hazır değilim. | Open Subtitles | لم أكن مستعدّة فحسب لاتخاذ مثل ذلكَ القرار من جديدٍ. |
Bu tür şeylerde Yeniden üstesinden gelmek yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد... لا يوجد فعل من جديدٍ في هذا النّوع من الأشياءِ. |
Şimdi elimde, bir miktar daha iyi iş yapan programların birleşmesiyle oluşmuş yeni nesil programlar var. | TED | لذا لدي جيلٍ جديدٍ من البرامج والتي أنتجت عن طريق مزج البرامج التي أبلت أحسن بقليل من غيرها. |
İşte bu yeni sınırda yeni bir değerlendirmeye zorlanıyoruz. | TED | ونجبر في هذه الحدود الجديدة على القيام بتقييم جديدٍ. |
Her kapı yeni bir eve ve sadece o kolun açabileceği yeni bir dünyaya çıkar. | TED | وكل بابٍ بقودك إلى منزلٍ جديدٍ. وإلى ولوج عوالم هو المدخل الوحيد المؤدي إإليها. |
Tamam eski kız arkadaşım aradı ve Yeniden başlamak istediğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً... صديقتي السّابقة اتّصلتِ، وقالت أنّها تودّ المحاولة من جديدٍ. |
Yeniden beraber olduğumuz için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا مسرور جداً أنّنا تقابلنا من جديدٍ. |
Yeniden bir araya geldiğinize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التّصديق أنّكما عدتم من جديدٍ. (والدن) و(بريدجيت). |
Fevri merak beni sürüklüyordu, ekleyecek yeni bir şeyler arıyordum: Vinil, buhar, cam. | TED | كنتُ مدفوعة بهذا النوع من الفضول المتسرع، دائمًا ما أبحث عن جديدٍ لأضيفه: فينيل، بخار، زجاج. |
Doğanın yumuşak madde tasarımlarından, zarafeti ve verimliliğinden ilham alan yeni nesil robot vücutlarına ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى جيلٍ جديدٍ من أجساد الروبوتات مستوحىً من الأناقة والكفاءة والمواد اللينة للتصميماتِ الموجودةِ في الطّبيعة. |
Ve o kelime dağarcığıyla, onlara yeni bilimsel ifadeler getirebildim ve birlikte bilimin kültür için yeni bir anlayışını paylaşıyorduk. | TED | وباستخدام ذلك القاموس، تمكنت من جلب مصطلحات علمية جديدة، ومعًا، وصلنا إلى مفهومٍ جديدٍ في العلم من خلال الثقافة. |
Mısırdan yaratılmış yeni bir insan ırkı doğdu. | TED | تمّ إنشاء عرقٍ جديدٍ من البشر قوامه الذرة. |
Sanatçı bu durumdan etkilenerek müzik kariyerine devam etme kararı aldı, sahnelere döndü, ve yeni şeyler çaldı. | TED | كان الفنان مُلهَمًا جدًا في قرار إحياء مسيرته الموسيقية، العودة إلى المنصة، والعزف لجمهورٍ جديدٍ. |
Evet. yeni oluşumların ve mücadelelerin parıldayan yeni şafağına mı? | Open Subtitles | نحو فجرٍ جديدٍ مشرقٍ من المشاريع والتحديات الجديدة؟ |
Evet, yani, 11 senedir hiçbirimiz yeni arkadaş edinemedik. | Open Subtitles | نعم، أعني لم يتعرّف أحدٌ منّا على صديقٍ جديدٍ منذ تقريباً، 11 عاماً. |