Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş hatta büyükbabası da krem peynir yaparmış. | TED | وكان أبوه يصنع الزبادي قبله، وقبل ذلك كان جدّه يصنع الجبن الكريمي. |
Evlat bu çocuk iyi yaşasın ve büyükbabası gibi olmasın diye. | Open Subtitles | بنيّ، إنّه حتى يعيش الطفل بهناء، وليس عليه أن يفعل مثل جدّه. |
Dedesi hasta olduğu için on yaşındaki bir çocuğun kalçasına iğne batıralım. | Open Subtitles | صحيح نثقب ورك طفل بالعاشرة لأنّه جدّه كان مريضاً |
Çünkü mermiyi yapan silah dükkânını bulduk onlar da mermiye büyük büyük büyük dedesinin küllerini koyduklarını söyledi. | Open Subtitles | لأنّنا وجدنا متجر الأسلحة الذي صنع الرصاصات، وكانت مملوءة برماد جدّه الأكبر. |
Galiba şu adam büyükbabasının mezarı üstünde amuda kalkıyor. | Open Subtitles | أظنّ ذاك الشاب يحتسي الخمر مقلوبًا فوق قبر جدّه. |
Büyükbabasını Nazilerden kurtaran bir kadını arıyor. | Open Subtitles | يبحث عن امرأة أنقذت جدّه من النازيين |
büyükbabası, İkinci Dünya Savaşı'nda amiralmiş. | Open Subtitles | جدّه كان أميرالاً أثناء الحرب العالمية الثانية. |
Kolyeyi, evlendikleri zaman büyükbabası büyükannesine hediye etmişti. | Open Subtitles | لقد كانت هديّة من جدّه لجدّته من الوقت الذي خطبها به، |
büyükbabası, Joshua Palmer... yetmiş beş yıl önce ailesiyle buraya yerleşmiştir. | Open Subtitles | جدّه "جوشوا بالمر" أتى بالعائلة إلى هنا منذ أكثر من 75 عاماً. |
Görünüşe göre mesajı büyükbabası göndermiş. | Open Subtitles | جليًّا أن الرسالة أُرسلت من قبل جدّه. |
Hastaneye ziyarete geldiğinde anlattığına göre yıllar önce McBreen ailesi Haven'da karaya vurunca büyükbabası tekneyi terk etmiş. | Open Subtitles | حسنٌ، ممّا أخبرني به خلال زياراته، تخلّى عنه جدّه عندما انتقلت عائلة (ماكبرين) إلى "هايفن" قبل سنوات |
Onun büyükbabası gözlerimizi neşterle açtı. | Open Subtitles | جدّه اقتلع أعيننا بمشرط. |
Dedesi kral yeni bir eş aldığı zaman neredeyse bir adam olmuştu. | Open Subtitles | كان قد أصبح رجلاً تقريباً، عندما اتخذّ جدّه لنفسه زوجة جديدة. |
Dedesi 29'da her şeyi bıraktı, paniğe kapıldı. | Open Subtitles | جدّه ترك كل شي في عام 1929 بسبب فزعه |
Mehmet, büyük Dedesi gibi, Fatih olsun. Osmanlı topraklarını genişletsin. | Open Subtitles | آمل أن يصير (محمد) فاتحاً مثل جدّه ويوسّع حدود سلطنتنا |
Bana ömrü boyunca deniz kenarında, ...dedesinin Küba'dan göçmen olarak geldiğinde satın aldığı evde yaşamış olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال لي أن عاش قرب البحر طوال حياته في منزل اشتراه جدّه بعد عودته من كوبا. |
Anlaşılan geç vakitlere kadar çalışmış sonra da dedesinin yanına, eve gitmiş. | Open Subtitles | يبدو عمل لوقتٍ متأخر، ذهب لمنزل جدّه. |
Ben sadece büyükbabasının kravatını takan bir ortaokul öğrencisiyim. | Open Subtitles | أنا مجرّد تلميذ في الإعداديّة يضع ربطة عنق جدّه |
Bu da demek oluyor ki büyükbabasının mal varlığını dondurabilirim. | Open Subtitles | هذا يعني أني أستطيع تجميد ممتلكـات جدّه |
George Michael Büyükbabasını tavan arasına çıkarttı ve temizlenmesi için yardım etti. | Open Subtitles | سللّ (جورج مايكل) جدّه إلى السقيفة و ساعده على الأغتسال |
Dedesini çıldırtan buydu. Babası da karşı koyamadı aynı maraza. | Open Subtitles | فقد جدّه عقله، واستسلم والده لنفس العلّة |
Tabii farkında değil dedesisin diye oynarsın sanıyor. | Open Subtitles | لأنهم لم يخطر على باله ،بأنكَ ... بأنكَ جدّه ولن تريد أن تفعل ذلك |
Bir torunun büyükbabasına verebileceği en büyük hediye korunmadan seks yapmak isteyen ateşli bir üniversitelidir. | Open Subtitles | أعظم هديّة يمكن أن يمنحها حفيد إلى جدّه هي فتاة جامعية مثيرة تريد ممارسة الجنس معه دون وقاية قبل أن يموت |
Javi, büyükbabasıyla dalaşmayı sürdürüyor ve ben de onlar birlikte daha fazla zaman geçirsinler diye bazen ufak tefek işler uyduruyorum. | Open Subtitles | خافي يشاكس جدّه طوال الوقت، وأحياناً أقوم ببعض الواجبات بحيث يبقون معاً مدّة أطول |