Teknoloji ve toplumumuz için üç radikal değişiklik yapmamız gerek. | TED | يجب علينا إجراء ثلاثة تغيرات جذرية للتكنولوجيا والمجتمع الخاص بنا. |
Kültürel araçları kullanma yetisinin yaygınlaştığı başka radikal örnekler de var. | TED | لديك أمثلة جذرية أخرى حيث القدرة على إستخدام المعدات الثقافية تنتشر. |
Bu da insanlar olarak dışardaki çevere ile olan etkileşimlerimizi radikal bir biçimde değiştirmektedir. | TED | وهذا بالنسبة لنا كبشر يغير طريقة تعاملنا مع الاشياء بصورة جذرية ومع البيئة التي حولنا. |
Tıbbi değişiklikler, köklü hormon terapileri. | Open Subtitles | تغييرات جراحية، ومعالجة جذرية بالهرمونات. |
Tatlım, biliyorum bu gözlükler köklü yeni bir teknoloji ve ölçülü bir şekilde takılmalı. | Open Subtitles | ،اسمعِ عزيزتي أعلم أن هذه النظارات هي تكنولوجيا حديثة جذرية .ويجب ارتداءها باعتدال |
Bu radikal bir fikirdi ve atomun bölünemez olduğuna dair kalıplaşmış fikri çürütmeye yardımcı oldu. | TED | وكانت الفكرة جذرية وساعدت على دحض النموذج القديم الذي صور الذرات ككائنات غير قابلة للانقسام. |
Dediler ki, Lewis, senin radikal akıllıca planlanmış bir değişime ihtiyacın var eğer tabi bu yüzüşü gerçekleştirmek istiyorsan. | TED | لقد قالوا، لويس، ينبغي أن تغيّر تكتيكك بصورة جذرية إذا أردت النجاح في هذه السباحة |
Polonyalı emekçilerin desteğini alan Komünist Partideki reformcular, oldukça radikal taleplerde bulundu. | Open Subtitles | بدعم من العمال البولنديين؛ طالب مصلحوّ الحزب الشيوعي بمطالب جذرية أكثر من أيّ وقت |
Kuantum Mekaniği öyle radikal bir teoriydi ki, evrenin o güne kadar bildiğimiz görünümünü kökünden değiştirmekteydi. | Open Subtitles | ميكانيكا الكم كانت جذرية جداً فالنظرية حطمت تماما كل الطرق السابقة للنظر إلى الكون |
Bugünlerde yaptığım en radikal şey, şehirde arazi aracı kullanan dallamalara hareket çekmek. | Open Subtitles | الشيء الأكثر جذرية أنا أعْمَلُ هذه الأيامِ يَعطي الإصبعَ إلى الهزّاتِ التي تَقُودُ إس يو في إس. |
Düşmanımız radikal terörist şebekesi ve onları destekleyen tüm devletlerdir. | Open Subtitles | عدونا هو شبكة جذرية مِنْ الإرهابيين وكُلّ حكومة تدْعمهم |
Hiçbirimiz, bu yeni yılın huzur dolu bir dönemin sonu olduğundan ve önceden göremediğimiz radikal değişikliklerle önemli olaylar ortaya çıkaracağından şüphelenmemiştik. | Open Subtitles | لم يكن أحد منا يعتقد أنه العام الأخير الذي سنعيش فيه بسلام و أنه في هذا العام ستحصل تغييرات جذرية |
İlerlemeye yönelik bu inanış sayesinde buraya nasıl geldiğimize ilişkin radikal bir teori sahneye çıkacaktı. | Open Subtitles | و خرجت من عباءة هذا الإيمان بالتقدم نظرية جذرية بخصوص نشأتنا |
Ama bu onu Dünya'yı şekillendiren güçler hakkında radikal ve tartışmalı bir teori sunmaktan alıkoymadı. | Open Subtitles | لكن ذلك لم يمنعه من أن يضع نظرية جذرية عن القوي التي شكلت الأرض |
Bu, dünyayı sarsacak bir keşif, ve bizi, evrendeki yerimizi hatta muhtemel kaderimizi radikal olarak yeniden değerlendirmemize zorlayan birşey. | Open Subtitles | إنه إكتشاف يهز الأرض وهو يجبرنا على مراجعة جذرية لمكاننا في الكون |
Fakat sonra sordum kendime: "Sarışının teki kalbini söksün senin, sonra da bir güzel çiğnesin; sen de git onun için radikal bir değişiklik yap ha!" | Open Subtitles | فكّرت حينها ولكن جذريّ, بتغيير أقوم كأن جذرية لتغييرات أحتاج لا قد شقراء امرأة قامت أن بعد |
ARC başaramadı. Bize "önleme" değil radikal çözümler lazım. | Open Subtitles | لقد فشل المركز، نحن لسنا في حاجة للاحتواء، بل لحلول جذرية |
Başımıza gelenlerden sonra hayatımda bazı köklü değişiklikler yapacağım... | Open Subtitles | بعدما خرجنا بسلام. سأقوم بتغييرات جذرية في حياتي. |
Ben, gayet iyimser bir halde, bu krizin Yunanistan, Avrupa ve dünya adına kurumlarımızda köklü demokratik dönüşümler yapmak için bir fırsat olmasını ummuştum. | TED | أنا و بتفاؤل مفرط تمنيت أن هذه الأزمة ستكون فرصة لليونان و لأوروبا و العالم ، لعمل تحولات ديمقراطية جذرية داخل مؤسساتنا |
Burada köklü değişiklikler yapmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نقوم بتغييرات جذرية هنا |
Çünkü köklü bir fikrim var. | Open Subtitles | لأن لديّ فكرة جذرية |