Müttefik komuta yapısındaki radikal değişim durumu değiştirmişti. | Open Subtitles | ما غيّر الموقف كان إعادة تنظيم جذريّة لتركيب قيادة التحالف |
Bazı radikal tedaviler var ama kimse bunlardan bahsetmek istemiyor. | Open Subtitles | هناك علاجات جذريّة حديثة، لكن لا أحد يُريد مناقشتها. |
Şimdi muhtemelen bu düşünce buradaki bazılarını rahatsız ediyor. Çünkü bu fikir uç solculuk ve serveti yeniden dağıtmakla ilgili radikal şemalarla ilişkilendirilir. | TED | هذا على الأرجح جعل بعضا من الجالسين بهذه القاعة منزعجين لأنّ هذه الفكرة مقترنة مع اليسار المتطرف ومع مخططات جذريّة إلى حدّ ما لإعادة توزيع الثروات. |
Cinayet kurbanının arkadaşlarına sorulan, bir seri sorudan oluşan, devrimci bir teknikle. | Open Subtitles | تقنية جذريّة تتألف من طرح سلسلة من الأسئلة لأصدقاء ضحيّة جريمة القتل |
"Hindu Hesaplama Sanatı" adlı kitabında, devrimci bir fikir açıkladı. | Open Subtitles | في كتابة المعنوَن "فن الحساب الهندي" يشرح فكرة جذريّة |
Emekli olmadık ve sonra ne oldu, sonraki 18 ya da 19 ay, radikal politikaları uygulama tutkum vardı. | TED | لم نتقاعد والذي حصل، بعد --سأقول، 18 شهرا، 19 شهرا لقد كانت لدي تلك الرغبة لتنفيذ مراقبة جذريّة. |
Ekim 1941'de, Auschwitz Toplama Kampı'nda yürütülmekte olan radikal bir girişimde bulunulmuştu. | Open Subtitles | "في معسكر إعتقال "آوشفيتس في أكتوبر 1941 مبادرة جذريّة كانت تـُنجــز |