| Yarın Bombay'da kendi gazetesini satacak. | Open Subtitles | سوف يبيع جريدته الخاصة غدا في بومباي سيدي |
| Bu sabah gidip yerden gazetesini almak için eğilirken aniden kalp krizinden ölmüş. | Open Subtitles | مشى في الممر والتقط جريدته وعنده,بووم سقط ميتا جراء سكتة قلبية |
| gazetesini kapatmak lazım. gazeteyi boykot için bir komite kurmalı. | Open Subtitles | يجب ان تغلق جريدته و تكون لجنة لقاطعته |
| Bu sabahleyin babanızın gazeteyi alması. | Open Subtitles | هذا هو والدك وهو يحضر جريدته الصباحية |
| Ledger'dakilerle telefonda konustum. | Open Subtitles | أغلقتُ الهاتف للتو مع جريدته. |
| Dediğin gibi gazetesini okuyordu. Yanına gidip şeker istedim. | Open Subtitles | تماماً كما قلت، كان يقرأ جريدته |
| Ama Ajan Samuels, herhangi bir noktada gazetesini indirirse görevi iptal edeceğiz. | Open Subtitles | لكن إذا أسقط العميل (ساميولز) جريدته في أية لحظة فسنُلغي المُهمّة |
| "Dergi" ye yayınlamaları için izin verseydi, gazeteyi ve bir sürü utancı kurtarabilirdi. | Open Subtitles | لو جعل (الصحيفة) تذيعها لربما أنقذ جريدته وأزال الكثير من الحرج |
| Ledger'dakilerle telefonda konuştum. | Open Subtitles | أغلقتُ الهاتف للتو مع جريدته. |