İyi filmler yapma arzusu bizi ayakta tutan tek şeydi. | Open Subtitles | الارادة في انتاج أفلام جيدة هو المسوغ الذي جعلنا نواصل |
Annem, bunun bizi bir arada tutan tek şey olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | أمى أعتادت أن تقول أن هذا الشىء الوحيد الذى جعلنا اقرب |
Ama şunu bilmelisiniz, yaptığınız iyilik, bize bu kadar hissettiriyor. | Open Subtitles | لكنك لا تتفهمين تصرفك هذا جعلنا نشعر أننا بهذا الحجم |
Polisin gelmesi bunun boş bir tehdit olmadığını anlamamızı sağladı. | Open Subtitles | وصول الشرطة جعلنا نستوعب ان ذلك لم يكن تهديداً فارغًاً |
Bu kasabayı, ülkedeki en büyük tavuk çiftliklerinden biri yaptık. | Open Subtitles | جعلنا هذه البلدة واحدة من أكبر معالجات الدجاج في الدولة |
Peki, biz sadece birbirlerini öldürmek için triatlarında olsun biz gerek sanmıyorum. | Open Subtitles | حسنا،أنالا أعتقد أنناسنكون بحاجة لذالك إذا فقد جعلنا الثالوث يقوم بقتل المزيد. |
Eğer vicdanımızın bizi engellemesine izin verirsek ne olur biliyor musun? | Open Subtitles | ,وإذا جعلنا ضميرنا يقف بالطريق هل تعلمين ما الذى سيحدث ؟ |
Fakat doğanın bu gücü bizi dünyaya geri döndürmekten... çok daha fazlasını yapmaktadır. | Open Subtitles | لكن هذه القوة من الطبيعة تقوم بأكثر من مجرد جعلنا نعود إلى الأرض. |
bizi birbirimizle karşı karşıya getirmeye çalışıyor çünkü biliyor ki, dayanışmaya girersek... | Open Subtitles | انها تحاول جعلنا نكره بعضنا البعض لأنها تعلم اننا لو تكاتفنا معًا |
Bilirsiniz, ateş bizi insan, fosil yakıtlar ise bizi modern yaptı. | TED | كما ترون, الوقود جعلنا بشراً الوقود المتحجر جعلنا عصريين. |
İşlevlerinden birisi, bizi hareket ettirmesi. | TED | من الأمور التي يقوم بها الدماغ، جعلنا نتحرك. |
Gelin görün ki, şehirleşmenin zirve yaptığı ülkelerdeki şehirler bizi artık mutlu edemiyor gibi görünüyor. | TED | وبالرغم من ذلك، الدول التي بها التحضر قد وصل إلى ذروته تبدو أنها الدول الأكثر التي توقفت مدنها عن جعلنا سعداء. |
Çünkü bu çifti bize evi satacak kadar umutsuz duruma sokacağız. | Open Subtitles | لأنه إذا جعلنا الزوجان ييأسون من السعر سنجعلهم يبيعون منزلهم علينا. |
Ama zaman en acımasız yargıç, bize aşık olduğumuzu düşündürüyor. | TED | لكن الوقت هو الحاكم القاسي، جعلنا نعتقد أننا في حالة حب. |
Bu yol bize zalim, pusucu, derinleşen bir kutuplaşma ve hatta şiddet feveranları getirdi. | TED | جعلنا هذا الطريق متوحّشين، قنّاصين، وزاد من حدة القطبية، حتى أنه تفرّع ليصبح عنفاً. |
Salgının en kötü zamanlarında Ebola dünyasına her gün bu tehlikeli yolculuğu yapmamızı bir şey sağladı. | TED | خلال أسوأ العدوى شيء واحد جعلنا نقوم بتلك الرحلات اليومية الخطيرة |
İnsanların uzun zamandır hayalini kurduğunu yaptık, hastalıklara ve zamana karşı mücadele ettik. | Open Subtitles | لقد جعلنا الحلم ممكننا الذي كانت الأنسانية تتمناه في كفاحها ضد المرض والزمن |
Dotty ile beni biz yapan şey buralarda olmayan bir şeylere inanmak. | Open Subtitles | التصديق بأن هناك شيء في الخارج هو ما جعلنا دوتي وأنا نحن |
İşte bu yüzden kuş uçmaz kervan geçmez bu çiftliğe geldik. | Open Subtitles | ماذا ؟ هذا هو السبب الذي جعلنا نأتي كل هذه المسافة |
Ama avukatı öyle agresif ve şüpheciydi ki müvekkilini de incelemeye karar verdik. | Open Subtitles | لكن هذا المحامي كان عدائي جداً ومشتبه مما جعلنا نبحث أكثر خلف موكله |
Ama bizim geleneksel terim ve konseptlerle düşüncelerimize ne yaptığını bir düşünün. | TED | ولكن فكر بما فعله هو جعلنا نفكر مجددا في المفاهيم والمعتقدات التقليدية. |
Yani bir adamı Grand Prix' i kazanmasından daha mutlu ettik. | Open Subtitles | حسناً لقد جعلنا ضيفنا سعيداً اكثر من سعادته بجائزة السباقات العالمية |
Bu verileri halka açık ve bedava hale getirdik. | TED | ولقد جعلنا هذه البيانات للعموم ومجانية. |
Ben korktum, onlar da bunu fark etti. LaHood hepimizi korkuttu. | Open Subtitles | كنت خائفا وهم علموا لقد جعلنا لاهوود جميعا خائفين |
Bir ayda sadece Regina'nın yüzünün ayak gibi kokmasını sağladık. | Open Subtitles | هذه ضربة فى المؤخرة.يارفاق لقد مر شهر, وكل ما فعلناه أننا جعلنا رائحة وجه ريجينا مثل الأقدام |