Belki kesilecek ve bir gün birine güzel bir mobilya olacak. | Open Subtitles | ربما يتم قطعه و يصبح قطعة أثاث جميلة في يوم ما |
Shane'nin ofisinde böyle güzel bir bayan olunca, varsayımda bulundum. | Open Subtitles | فقط عندما أرى امرأة جميلة في مكتب شاين فإنني أخمن |
Merdivende güzel bir kadınla tanışmak için uçak kazasından kurtulursun. | Open Subtitles | طائرتك تحطمت و أنت الآن مع إمرأة جميلة في الدرج |
Sarılıp sarmalanmışken bu daha çok şuna benziyordu -- pek de güzel değil. | TED | وقد بدت هكذا .. وهذا غلافها لا تبدو جميلة في الواقع |
Benim annem hukuk fakültesi için çok güzel olduğumu söylerdi. | Open Subtitles | امي كانت دائما تقول انني ساكون جميلة في مدرسة القانون |
Dikkatini olan bitenden ayıracak ışıklar altında hoş bir hanım. | Open Subtitles | لكنّه المكافئ الشمّي لراقصة بورليسك. السيدة جميلة في دائرة الضوء، |
Bir parti yaptık. Burası Afrika -- Afrika'da güzel partiler yapıyoruz. Ve geçen ay, benim için sürpriz bir parti yaptılar. | TED | حسنا , كنا في حفل , هذه هي إفريقيا كان لدينا حفلات جميلة في إفريقيا . و الشهر الماضي , أقاموا لي حفلاً مفاجئً |
Ben kavga ettiklerini görünce, hayatta ilerleyen ve kimsenin onu ezip elindekini almasına izin vermeyen güzel bir enerji görüyorum. | Open Subtitles | لا, ولكن حينما أراهم يتشاجرون أرى طاقة جميلة في الإقدام على الحياة وعدم السماح لأي أحد بالوقوف في طريق مايريدون |
Çok ilginç arkadaş ve iş arkadaşlarım vardı. Park Avenue ve 20th Street'te güzel bir dairem vardı. | TED | كان لدي أصدقاء وزملاء مثيرون للاهتمام، كانت لدي شقة جميلة في تقاطع جادة بارك والشارع 20. |
Tamam, diyelim ki bir mermi tehlikedeki güzel bir genç kıza çarpmak üzere. | TED | حسنًا، فلنفترض أن رصاصة في طريقها لإصابة فتاة جميلة في محنة. |
Colorado'da güzel bir bahar akşamı, saat 10 civarıydı. | TED | كانت الساعة حوالي العاشرة مساءً في ليلة ربيع جميلة في كولورادو. |
Sokağın sonunda Bayan Carrie'nin güzel bir salonu var. | Open Subtitles | لدى الآنسة كاري حانة جميلة في نهاية الشارع |
Yatağımda güzel bir kadın banyomda da Ölü bir adam var. | Open Subtitles | هنالك إمرأة جميلة في سرييري ورجل ميَت في حمَامي |
Huzur ve sükunet arıyorsan, güzel bir daireye taşın. | Open Subtitles | اذا كنت تريد السلام والهدوء، وأقترح الانتقال إلى شقة جميلة في مكان ما. |
Ben Bloomies'de güzel bir kazak gördüm ama kendime istiyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت سترة جميلة في محل بلومي ولكن أعتقد بأنني أريد أن آخذها |
Ona çiçek almak için hepimiz katkıda bulunacağız ve onu Maui'de güzel bir tatile göndereceğiz. | Open Subtitles | سنشتري لها ورودا مجتمعين ونرسلها لنزهة جميلة في ماوي |
Şimdi bu görüntü, bugünün standartlarına göre berbat, ama o zaman çok güzel olduğunu düşündüm. | TED | هذه الصورة تبدو سيئة مقارنة بالمعايير الحالية لكنها بدت لي جميلة في ذلك الوقت. |
Gelin, size bahçeyi göstereyim. Yazları çok güzel olur. | Open Subtitles | تعالا، دعاني أريكما الحديقة إنها جميلة في الصيف |
Bu gördüğünüz, Kuzeydoğu Arjantin'deki taş yatakları arasında hoş bir helikopter uçuşu. | TED | سيبدو وكأننا في رحلة هيلوكبتر جميلة في هذه الأراضي القديمة الموجودة في شمال شرق الأرجنتين |