Sen çok güzel ve seksi bir bayansın, yani üstüne alınma. | Open Subtitles | أنت حقاً امرأة جميلة و مغرية لذا لاتعتبري الأمر إهانة لك |
Malesef hala pek çok insan, benim gibi balina koruyucularının bunu yapmasını yalnızca bu canlıların çok güzel ve karizmatik olmasına bağlıyor. | TED | للأسف، الكثير يعتقدون للآن أنّ المحافظين على الحيتان مثلي يقومون بذلك فقط لأنّ تلك الكائنات جميلة و ذات كاريزما. |
Bluz için ise bence o çok güzel ve bu gece onu giyeceğim. | Open Subtitles | أما بالنسبة للبلوزة ، فأعتقد انها جميلة و سوف أرتديها الليلة |
Yani Güzel bir kadın ve neredeyse dört dörtlük birisidir diyebilirim. | Open Subtitles | أعني إنها امرأة جميلة و أستطيع القول أنها قاربت حد الكمال |
Şimdi çok daha güzel ve muhtemelen ona teklif eden bir adamla evlenecektir. | Open Subtitles | إنها جميلة و ربما تتزوج من أحد الرجال الذي تقدم لها |
Sen çok güzel ve sağlıklı bir kızsın, neden kendini heba edesin ki? | Open Subtitles | أنت بنت جميلة و صحّتك كويسة لماذا تخرّبُي نفسك؟ |
Canlı ve güzel. Ve benim öldüğümü düşünüyordu. | Open Subtitles | واقفة في المطر , جميلة و حيوية تظن أنني مت وانتهيت |
güzel ve sıkıcı yada tipsiz ama ilginç? Bu mudur? | Open Subtitles | جميلة و مملة أو سيدة منزل و رائعة, أليس كذلك ؟ |
Onu güzel ve şirin buluyorum. O kadar. | Open Subtitles | .أعتـقد أنها جميلة و لطيفة جداً .هذا كل شيء |
Ama bu öğleden sonrayı geçirmenin güzel ve eski-tarz bir şekli gibi geldi. | Open Subtitles | لكنني أظنها طريقة جميلة و عتيقة الطراز لقضاء فترة ظهيرة |
Aslında o kadar güzel ve huzurluydun ki, kendimi suçlu hissetmeye başladım. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد بدوتِ جميلة و مسالمة جداً و بدأت في الحقيقة أشعر بالذنب |
Değerini bulamamış güzel ve yetenekli olan aktrislerden birisi, ve asla patlama yapamadı, eğer anlamını biliyorsan. | Open Subtitles | واحده من أولئك الممثلات المبخوس حقهم التي دائما كانت جميلة و موهبة ولم تبرز جداً إذا كنت تعرف ما أقصده |
Annemi gördüler, güzel ve yetenekli olduğunda karar kıldılar ve ona küçük bir rol verdiler. | Open Subtitles | و رأوا أمي و أعتقدوا أنها جميلة و موهوبة، و أعطوها دور ناطق |
İnsanlık tarihini en güzel ve en taze kadını. | Open Subtitles | أكثر امرأة جميلة و لذيذة في تاريخ البشرية. |
Bir oğulla güzel ve hayat dolu annesi arasına girmek istemiyorum. | Open Subtitles | انظروا ، لا أريد أن أفرق بين الابن وأم جميلة و حيوية. |
Hayır, cappuccino üzerinde, güzel ve katı bir köpük olur. | Open Subtitles | لا,الكابتشينو لديه رغوة جميلة و لطيفة فوقه |
Ama Yılan'nın da Güzel bir hikâyesi vardı ve Kadın'ı aldattı. | Open Subtitles | لكن الشيطان أيضاً كان لديه قصة جميلة, و المرأة تم خداعها |
Yeraltında Hoş ve güvenli bir şehir kurulur toprağın üst tabakası taşınır. | Open Subtitles | بناء مدينة جميلة و آمنة أسفل الأرض انتزاع التربة السطحية |
Her şey parlak ve güzel, tüm yaratılanlar büyük veya küçük. | Open Subtitles | كل الأشياء جميلة و براقة و كل المخلوقات كبيرة و صغيرة |
Lisedeki aşkların nasıl salakça olduğundan bahsediyordun... ve sırf tatlı ve komik olduğum için benimle çıkmaya başladığını... ama daha sonra bana aşık olduğunu... fark ettiğini, bunun ciddi olduğunu... | Open Subtitles | عندما قلتَ أن رومانسية المدرسة الثانوية بلهاء. و نحن بدأنا بالخروج معاً فقط لأنك ظننتَ أني جميلة و ظريفة، |
Ama... seni görmeyi çok istedim ve... ve bence sen çok güzelsin ve ben... senin yanındayken ısındığımı hissediyorum. | Open Subtitles | اعتقد انك جميلة و اشعر بالدفء عندما اكون بجوارك |
hoş bir kartpostal buldum ve ona gönderdim. | Open Subtitles | وجدتُ بطاقة بريدية جميلة . و أرسلتها إليها |