Evet bu o, Yakışıklı dostum, kadınların en büyük tercihi. | Open Subtitles | كان جميل المظهر وله مغامرات كثيرة مع السيدات |
Yakışıklı, dünyevi, Dartmouth mirasçısı. | Open Subtitles | هو جميل المظهر وعالمي انه اسطورة دارتموث |
Küçük, tek odalı bir apartman dairesinde yaşamaktadır Yakışıklı biri değildir hiç arkadaşı yoktur bir fabrikada çalışıyordur böyle kanalizasyon atıklarının yok edildiği sonra kovulur o boktan fabrikada bile çalışamıyordur artık beş parasız kalır dolaşmaya çıkar, yağmur yağar sürekli başına boktan şeyler gelir. | Open Subtitles | مثل ، انه يعيش في شقة صغيرة بها غرفة واحدة ليس جميل المظهر ليس لديه اصدقاء ويعيش |
O iyi görünümlü bir budala, şapşal bir tip. | Open Subtitles | إنه أحمق جميل المظهر , يصرخ كصبي |
O iyi görünümlü bir budala, şapşal bir tip. | Open Subtitles | إنه أحمق جميل المظهر , يصرخ كصبي |
O iyi görünümlü bir aptal, şapşal bir tip. | Open Subtitles | إنه أحمق جميل المظهر , يصرخ كصبي |
Cana yakın, Yakışıklı biri olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | قلتِ أنّه كان زميلاً ساحراً، جميل المظهر. |
Al Gore'un gerçekten Yakışıklı bir adam olduğunu düşünüyor. | TED | هي تعتقد أن آل غور رجل جميل المظهر. |
Yakışıklı bir hergele, öyle değil mi? | Open Subtitles | إنه وغد جميل المظهر أليس كذلك ؟ |
Cana yakın, Yakışıklı biri olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | -عفواً؟ قلتِ أنّه كان زميلاً ساحراً، جميل المظهر. |
Kendine bir bak. Çok Yakışıklı bir adamsın. | Open Subtitles | انظر إلى نفسك انت رجل جميل المظهر |
İyi karar. O bayağa Yakışıklı. | Open Subtitles | اختيار مناسب , انه جميل المظهر |
Yakışıklı. | Open Subtitles | فتى جميل المظهر |
Genç, Yakışıklı ve başarılısınız. | Open Subtitles | أنت صغير جميل المظهر وناجح |
Ateşli. Yakışıklı. | Open Subtitles | انه جميل المظهر |
Ben de iyi görünümlü biriyim. | Open Subtitles | وأنا تقريبا جميل المظهر |