Ancak bir sanatçı bu kadar güzel bir varlığa dokunabilir. | Open Subtitles | فقط فنان يسمح له أن يلمس عمل جميل مثل هذا |
Bu kadar güzel bir şeyi nereden buldun? | Open Subtitles | اوه,جريجورى, اين وجدت شئ جميل مثل هذا ؟ |
Ne kadar güzel! Aynı filmlerdeki gibi. | Open Subtitles | يا له من أمر جميل مثل الأفلامِ. |
Bence Amanda gibi güzel bir ismi hatırlardım. | Open Subtitles | أعتقد أنا أَتذكّرُ a اسم جميل مثل أماندا. |
Biliyorsunuz, Wonderworld gibi güzel bir yerde çalışırken pek çok güzel şey oluyor, özellikle Orrin Sanderson ve Dave Thornton Amca gibi müdürleriniz varsa. | Open Subtitles | عندما تعمل فى مكان جميل مثل "ووندر وورلد" خصوصا عندما يكون رؤسائك فى العمل أشخاصاً مثل "أورن سندرسون" والعم "ديف ثورنتون" "ولنيمانعالعم"ديف... |
Çünkü Böylesine güzel, güneşli bir günü kâr ve kazançlardan konuşmak dışında hiçbir şey mahvedemez. | Open Subtitles | لأنه لا يمكن أن يدمر أي شيء يومٌ مشمس جميل مثل هذا مثل الحديث عن الأرباح والمكاسب |
Böylesine güzel bir yeri alabilelim diye biraz maddi destekte bulundu. | Open Subtitles | لقد ساعدنا حقاً أتى إلى هنا مع قليل من المال الإضافي لكي نتمكن بالتأكيد من الحصول على مكان جميل مثل هذا |
Orası en az Coor biralarının kutusu kadar güzel bir yer. | Open Subtitles | هذا المكان جميل "مثل جمال علبة جعة "كورز |
Senin kadar güzel bir isim. | Open Subtitles | جميل مثل المرأة نفسها |
"Tu chia bella come il tremento di Duomo." "Duomo'daki gün batımı kadar güzel." | Open Subtitles | " (جميل مثل غروب الشمس عن (ديومو " |
Truvalı Helen kadar güzel bir yüzün varken mi? | Open Subtitles | ذات وجه جميل مثل (هيلين) أميرة "طروادة" |
Jessica'nın vajinası gibi güzel bir şeyi aldın.. | Open Subtitles | أخذت شيء جميل مثل عضو (جيسيكا) |
Böylesine güzel bir yüzle, cinayet mi işliyorsun? | Open Subtitles | مع وجه جميل مثل هذا تَرتكبين جريمة قتل؟ |
Böylesine güzel bir yüzle, cinayet mi işliyorsun? | Open Subtitles | مع وجه جميل مثل هذا تَرتكبين جريمة قتل؟ |