Geminin gövdesine takip cihazı koymuş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه وضع جهاز تعقب على هيكل مركبتنا |
Bu arabada benim bileklik kadar iyi bir takip cihazı var. | Open Subtitles | هذه السيارة بها جهاز تعقب تماما مثل سواري |
Hayır, bu bir takip cihazı. | Open Subtitles | لا ، أنه جهاز تعقب لابد أن هنالك شخص استخدم هذا الكمبيوتر |
Yüzük, o yüzüğü takması gerekiyor. İçindeki izleme cihazı onu bulmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | وذلك الخاتم يجب أن يرتديه دائماً به جهاز تعقب يسمح لنا بمراقبته |
Çaldıklara şeye izleme cihazı koyarsan, bunun bizi operasyon merkezine götüreceğine inanıyoruz. | Open Subtitles | لو تمكنتي من وضع جهاز تعقب نعتقد أنه سوف يقودنا إلى مقر عملياتهم |
İleri teknoloji ürünü ve çok pahalı bir GPS izleme ufaklığı. | Open Subtitles | هذا الصغير هو جهاز تعقب وتحديد مواقع متطور جداً ومرتفع الثمن |
Böyle gelişmiş bir şeyde izleme aygıtı da vardır. | Open Subtitles | شيء بهذا التطور لابد أن يحتوي على جهاز تعقب |
Bu isimleri sana söyleyeceğim ve senden her birinin cep telefonuna takip cihazı koymanı istiyorum. | Open Subtitles | سوف أعطيكِ الأسماء السبعة و أريدكِ أن تضعي جهاز تعقب في هواتفهم |
- Cebine takip cihazı koymuştum. | Open Subtitles | ـ كيف عثرت عليّ؟ ـ وضعتُ جهاز تعقب في جيبك |
- Tekerlekli sandalyesine takip cihazı koymuştum. | Open Subtitles | كيف عرفت هذا ؟ لقد وضعت جهاز تعقب في كرسيه المتحرك |
Onun derisinin altına takip cihazı koymasan konuşarak ikna edebilirdim. | Open Subtitles | كان بإمكاني إقناعه لو لم تضع جهاز تعقب بجسده |
- Seçeneğim var mı? Onun derisinin altına takip cihazı koymasan konuşarak ikna edebilirdim. | Open Subtitles | كان بإمكاني إقناعه لو لم تضع جهاز تعقب بجسده |
Başkan'ın takip cihazı en son buradan sinyal göndermiş. | Open Subtitles | هذا آخر مكان حيث أرسل جهاز تعقب الرئيس إشارة |
Eminim düğününde seni uyuşturup kıçına bir izleme cihazı yerleştirmiştir. | Open Subtitles | أراهنك انه يخدرك كل ليله ويضع جهاز تعقب ليراقبك |
Eğer 24 saat içinde bir kazanan olmazsa, yarışmacılarımız izleme cihazlarının sadece izleme cihazı olmadığını keşfedecekler. | Open Subtitles | وإن لم يكن هنالك فائز خلال الـ34 ساعه متسابقونا سيكتشفون بأن جهاز تعقبهم لم يكن فقط جهاز تعقب |
İzleme cihazı olmadan FTL'den nerede çıktığımızı bilmelerinin imkanı yok. | Open Subtitles | بدون جهاز تعقب لا يوجد هناك طريقة لهم ليعلموا أين تم إلقائنا من المسار الضوئى |
Eğer arabanın bu olduğunu bilseydiler, ve izleme cihazı yerleştirmiş olsaydılar, çoktan evinde olurlardı ki bu da arabanı izlemeye gerek duymazlar anlamına geliyor. | Open Subtitles | لو كانت لك مركبة منكشفة لو ثبتوا عليها جهاز تعقب و ما شابه فربما يصلون إلى عنوانك مما يعني لا يحتاجون |
Buna rağmen biyolinkini ve GPS'ini etkisiz hâle getirebilecek kadar bizi tanıyorlarmış. | Open Subtitles | و كانوا على دراية كافية بتقنياتنا ليعطلوا وصلاته الحيوية و جهاز تعقب المواقع |
Dün gece, Şişman Piç'in üzerine bir izleme aygıtı taktım. | Open Subtitles | الليلة الماضية, زرعت جهاز (تعقب في (فاست باسترد |
Kaçsan da farketmez. Hepinizin vücudunda çip var. | Open Subtitles | هناك جهاز تعقب في جسدك، أيّ مكان تذهب، لن تكون قادراً على الهرب |
Suzie, o arabada bir verici var ve seni yakalayacağız, söz veriyorum. | Open Subtitles | لدينا جهاز تعقب في هذه السيارة يا سوزي ، وأعدكِ أننا سنلحق بكِ |
Hikayen, Jaden'ın takip cihazının gösterdiğiyle örtüşüyor. | Open Subtitles | حسنٌ، يبدو أن قصتُكِ توافق جغرافية جهاز تعقب (جايدن) هذه الليلة؟ |
KK'nin, saatinde bir izleyici bulunması bu çok ciddi bir suçlama olacak. | Open Subtitles | كان هناك جهاز تعقب في ساعتك يا كي كي وهذه تهمة خطيرة |