multi-milyon dolarlık tesislere gerek duymak yerine, küçük bir boyutta, bu izotopları üretebilecek bir cihaz geliştirdim. | TED | عوضاً عن الحاجة لمنشآت بملايين الدولارات قمت بتطوير جهاز يستطيع على نطاق صغير جدا أن ينتج هذه النظائر. |
Rüyalarımı, anılarımı, fikirlerimi kaydedebilen ve beyninize gönderebilen bir cihaz icat ettiğinizi hayal edin. | TED | تخيل أنك قمت باختراع جهاز يستطيع تسجيل ذكرياتي، واحلامي وأفكاري، ويقوم بإرسالها الى دماغك. |
Fakat sonunda yaptık, kurbağayı gökyüzüne gönderip, canlı olarak geri getirme işini tekrarlanabilir olarak yapan bir cihaz geliştirdik. | TED | لكن بكل المقاييس، أخيرا حصلنا على جهاز يستطيع بالتكرار وضع ضفدع بعيدا عن الأنظار وإرجاعه حيا. |
Belki de Kansas City, Missouri'deki Children's Mercy Hospital çocuk hastanesinde sadece 26 saat içinde insan genomunu kodlayan bir cihaz geliştiren araştırmacılar gibi. | TED | أو ربما مثل الباحثين في مستشفى ميرسي شيلدرن في مدينة كانساس، ولاية ميزوري، الذين قاموا بتطوير جهاز يستطيع إكمال اكواد الجينوم البشري في 26 ساعة فقط. |
Etrafındaki elektronik cihazları yokedebilen bir cihaz. | Open Subtitles | انه جهاز يستطيع تدمير الالكترونيات خلال نطاقها. تــرجـمــة : اسلام محمد b مصر |