"جيد على" - ترجمة من عربي إلى تركي

• iyi bir
• güzel bir

Sadece şunu söyleyeyim ki her emniyetsiz alışveriş tutsak ikileminin iyi bir örneğidir.
واسمحوا لي أن أقول أن كلّ معاملة غير مضمونة هي مثال جيد على معضلة السجين.

Bunu kaybetme. Bu iyi bir çare.
ابقه على هذه الطريقة انه جيد على الطريقة اللتي هو بها

Ben iyi bir aşığımdır, en azından öyleydim 14. yüzyıI civarında.
انا محب جيد على الاقل كنت كذلك فى اوائل القرن الرابع عشر

Sadece 5-6 mil uzaklıkta güzel bir limana yakın.
انها قريبة من ميناء جيد, على بعد 5, او 6 أميال فقط

-Şey, Belki taşındığın yeni yerde de izlenecek güzel bir şey olmaz!
لربما لن يكون هناك شئ جيد على التلفاز في مكانك الجديد

Ama bunun hakkında yazılar okudum, ve demeliyim ki, iyi bir şey gibi gözükmüyor.
ولكنني قرأت مقالات عنه, ويجب أن اقول أنه لا يبدو وأنه شعور جيد على الاطلاق

Bu konuda haklı olduğuna sevindiğimi söyleyemem ama iyi bir noktaya değindin Shepard.
لا أَستطيعُ قَول أَنى سعيد بانكى كنتى محقه بشأن هذا, ولكن كانت ملاحظه جيده, يا شيبارد. جيد على كل حال.

Marshall daha iyi bir taklidini yapamayacağını söyledi.
مارشال قالت بأنّه لا يستطيع أن جعل مزيف جيد على أية حال.

Anlamı, sevdiğin birini diğer tarafa iyi bir parayla göndermek, en azından sembolik olarak öyle.
أرسال الشخص المحبوب إلى الحياة الأخرى مع تمويل جيد على الأقل بشكل رمزي

Avukat tam bir aptal. Beni buradan başka bir yere göndereceklerini söylüyor, bu iyi bir şeymiş.
هو مثل الكره الطائشة ، لقد قال بأنهم سينقلوني ، وهذا شئ جيد على العموم

Bu, genlerin birlikte nasıl çalıştığına iyi bir örnektir.
إنه مثال جيد على كيفية عمل الجينات مع بعضها البعض

Tek istediğim iyi bir iş çıkarıp hastalarımın yanında olmak ki kitabımı yazarken de bunu düşünüyordum.
وكل ماأريده ان اكون موجوده مع مرضاي والقيام بعمل جيد .. على الأقل هذا ماكنت أحسب اني أفعله

Ailesini, bütün kötü haberlerden sonra bunun iyi bir haber olduğuna ikna etmeliyim.
يجب علي أن أذهب و أتكلّم مع العائلة و أقنعهم بأن هذا خبر جيد على الرغم من كل الأخبار السيئة

Ortak dostumuz üzerinde iyi bir etki bıraktın.
لقد كنتِ ذات تأثير جيد على صديقنا المُشترك كما تعلمين

Masada dirsek çürütmek için fazla iyi bir polissin.
انت شرطي جيد على ان تكون مقيداً على مكتب

- Doğru kişilerin üstünde iyi bir etki bırakmışım.
أظنني تركت إنطباع جيد على الأشخاص المناسبين

Buna çok iyi bir örnek anım var; genç bir hakimken yani daha genç bir hakimken,
مثال جيد على هذا، كان عندما كنت قاضية صغيرة بالعمر -- آه لا، قصدت عندما كنت قاضية أصغر.

-Ah lanet olsun, her zaman izlenecek güzel bir şey vardır!
تبا دائما ما يكون هناك شئ جيد على التلفاز

- Her şeye güzel bir boyut katmak zorunda değilsin! - Üzgünüm.
ولكن لم يكن لديك لوضع تدور جيد على كل شيء.

Çok fazla hareket ediyordu, ve o şekilde güzel bir dövme yapmak imkansızdı.
انتقل منذ فتره طويله كان من الصعب عمل وشم جيد ...على اية حال