İsterdim, Sammy, ama gerçekten bunun Onun için iyi olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أرغب بذلك , سامي , ولكن حقا لا أعتقد أنه امر جيد له |
- Yemeklerini seçerken seçiciymiş. Onun için iyi birşey. | Open Subtitles | هو يبدوا معقولا باكل الأشياء المختارة هذا جيد له |
Buranın Onun için iyi bir yer olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه مكان جيد له لندفنه فيه |
-Evet, Aferin ona. Dinle, anne. -Ne var? | Open Subtitles | -نعم هذا جيد له ، اسمعي يا أمي |
Aferin ona. Pardon yani, aferin sana! | Open Subtitles | هذا جيد له و جيد لك |
Bu yüzden Letterman'dan sonra buraya gelmenin ona iyi geleceğini düşündüm. | Open Subtitles | لذا إعتقدت بأنه سيكون جيد له بعد ليتيرمان. |
- Onun için iyi olabilir, belki dersini alır! | Open Subtitles | ربما يكون جيد له و بتعلم درسه او لا .. |
Her şey güzel, Onun için iyi. | Open Subtitles | انت في فريق لافون هذا جيد جيد له |
- Bu Onun için iyi bir anlaşma | Open Subtitles | هذا عقد جيد له. |
Onun için iyi olur. | Open Subtitles | سوف يكون هذا جيد له |
- Bence bu Onun için iyi bir şey. | Open Subtitles | اظن ان هذا جيد له |
Yanında Onun için iyi biriyle. | Open Subtitles | شخصا ما الذي هو جيد له |
Evet, "Aferin ona" dedi. | Open Subtitles | نعم, قالت, جيد له. |
Peter'ın coğrafya ödülü kazanmasına memnun oldum. Aferin ona. | Open Subtitles | يُسعدني نيل (بيتر) جائزة في الجغرافيا، مُنجز جيد له |
Aferin ona. | Open Subtitles | حسنا، هذا جيد له |
Aferin ona. | Open Subtitles | هذا جيد له |
Aferin ona. | Open Subtitles | حسنا، جيد له |
Aferin ona. | Open Subtitles | جيد له |
Buranın ona iyi geldiğini düşünüyorum ve onu burada tutacağınız için mutluyum. | Open Subtitles | -حسناً أعتقد أن هذا المكان جيد له وأنا سعيدة لأنك ستجعله يبقى |
Temiz hava ona iyi geliyor. | Open Subtitles | لكن الهواء النقي جيد له |
- ona iyi geleceğini düşünüyordum. - Evet ben de. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّه كَانَ جيد له. |