eşyalarını toplayıp kaçman için seni uyaran benim. | Open Subtitles | أنا من حذرتك وأخبرتكِ أن توضبي حاجاتك وتهربي |
Nicole, eşyalarını alırmısın, lütfen? | Open Subtitles | نيكول، ممكن تاخدي حاجاتك الآن، من فضلك؟ |
Kathy, açıkça duygusal ihtiyaçlarını karşılayamıyor. | Open Subtitles | كاثي من الواضح انها لا تلبي حاجاتك العاطفية. |
Ama ihtiyaçlarınız karşılanacak, Kaptan. | Open Subtitles | لكنك ستحصل علي كل حاجاتك , كابتن |
Dram ihtiyacını karşılamak için kurbanın ailesini parçalamamıza da izin vermedin. | Open Subtitles | لم تسمح لنا بتدمير عائلة الضحية من أجل تلبية حاجاتك الطفولية للدراما |
Şahsi ihtiyaçların için asla Lejyona güvenme. | Open Subtitles | لا تعتمد على الجيش في حاجاتك الخاصة |
Temel ihtiyaçlarınızı ödemeye yetecek aylık bir hibe: Yiyecek, barınma, eğitim. | TED | هي منحة شهرية تكفي لتأمين حاجاتك الأساسية: الطعام والمأوى والتعليم. |
eşyalarını topluyorum. Her gün yaptığım gibi. | Open Subtitles | ألتقط حاجاتك كما افعل في كل يوم |
- Tamam eşyalarını al, seni ben bırakırım. | Open Subtitles | حسناً, احضر حاجاتك و انا سأقود. |
Güneş batmadan eşyalarını toplayıp burayı terk et. | Open Subtitles | قبل الغروب خذ حاجاتك وغادر من هنا |
eşyalarını topla. Şehir merkezinden çağrılıyoruz. | Open Subtitles | اجمعي حاجاتك نحن متجهين لوسط المدينة |
Otele gidip eşyalarını topla. | Open Subtitles | أحضر حاجاتك من الفندق |
Ben eşyalarını yerleştiririm. | Open Subtitles | انا سوف افضي حاجاتك. |
Leonard, gerçekten ihtiyaçlarını genetik olarak değiştirilmiş bir kediyle ilişki yaşayarak karşılayabileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | ليونارد، هل تعتقد حقا أنك قادر على إشباع حاجاتك التواصلية مع قطة معدلة وراثيا؟ |
Babanın ölümünün intikamını aldın, sonra da şehir bir kahramana ihtiyaç duyduğunda, yardım için tüm ihtiyaçlarını göz ardı ettin. | Open Subtitles | إنتقمت لقتل أبّيك... ثم وضعت حاجاتك جانبا لمساعدة المدينة عندما إحتاجت الى بطلا |
İhtiyaçlarını yeterince karşılıyorum değil mi? | Open Subtitles | كنت ألبي حاجاتك بكفاية, أليس كذلك؟ |
Hasan güvenliğiniz ve ihtiyaçlarınız için her zaman yanınızda olacak. | Open Subtitles | (حسن) سيكون موجودا معك طوال الوقت لحراستك وأيضا لتلبية حاجاتك. |
Hasan güvenliğiniz ve ihtiyaçlarınız için her zaman yanınızda olacak. | Open Subtitles | (حسن) سيكون موجودا معك طوال الوقت لحراستك وأيضا لتلبية حاجاتك. |
Artık her ihtiyacını annen karşılayacak. | Open Subtitles | لا أحد سوى أمك لتلبية كل حاجاتك. |
Lana, gençsin, güzelsin, ihtiyaçların var. | Open Subtitles | لانا أنتي شابه ولديك حاجاتك |
Florence Nightingale dışarıda ihtiyaçlarınızı gidermek için bekliyor. | Open Subtitles | عندليب فلورانس بالخارج بانتظار الوزير لتلبي حاجاتك |