Birilerinin, belki Hadrian'ın, dahice bir yaratıcı vizyona ihtiyacı vardı. | TED | أشخاص أنفسهم، ربما هادريان، في حاجة إلى الرؤية الإبداعية الرائعة. |
Çoğalmak için erkeğe ihtiyacı vardı, bu yüzden kız o kadar çabuk öldürüldü. | Open Subtitles | إنها في حاجة إلى الذكور من أجل الإنجاب، وهذا هو سبب قتل خليلته |
Yardımına ihtiyacım var, böyle bakmaya devam edersen çığlık atabilirim. | Open Subtitles | أنا في حاجة إلى مساعدتك اذا اِستمريت بالتحديق هكذا سأصرخ |
Çok mühim bir şeyi inşa etmek için ikinize ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا في حاجة إلى اثنين من أنت لبناء شيء مهم جدا. |
Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |
Şehri boşaltmamız için ne kadar zamana ihtiyacımız olduğunu öğrenmek istiyorlardı. | Open Subtitles | إنهم في حاجة إلى معرفة كم من الوقت نحتاج لإخلاء المدينة |
Ve biraz Noel ruhuna ihtiyacın var. Ve ben çoktan seni kaydettim. | Open Subtitles | وأنت في حاجة إلى القليل من روح عيد الميلاد ولقد سجلتك بالفعل |
602, muhtemel bir 187 olayı var, destek ekip gerekiyor. | Open Subtitles | وحدة 602 إلى مركز 187 أنا فى حاجة إلى الدعم |
Sana zarar vermek istemiyorum, Ama o belgeler bana lazım. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أجرحك ولكني في حاجة إلى الوثائق |
Otellerimden birinde birkaç günlüğüne bir odaya ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أنهّا في حاجة إلى غرفة في أحد فنادقي ليومين، |
Evet, denedim ama bu kasabanın bizim gibi insanlara ihtiyacı var McHugh. | Open Subtitles | نعم, لقد حاولت, لكن هذه المدينة فى حاجة إلى أشخاص مثلنا ماكهيو |
Nekahat dönemine ihtiyacı yok, kesinlikle. | TED | ليس هناك حاجة إلى فترة نقاهة، لا شيء من ذلك. |
Ortadan kaybolabilmem için bildiğim en iyi ikinci ajana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | ولكي أختفي، أنا في حاجة إلى مساعدة ثاني أفضل عميل أعرفة. |
Hadi oradan. Pasta yemek için çatala ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | من فضلك، أتعتقد بأنني في حاجة إلى شوكة حتى آكل كعكة؟ |
Gözlerin açıkken rüya görmeyi öğrenirsen, bunu yapmak için uyumana gerek kalmaz. | Open Subtitles | تعلم كيف تحلم وعيناك مفتوحتان وعندها لن تكون فى حاجة إلى النوم |
BB: Üzülmene gerek yok. Yaşlı olmak kötü bir şey değil. | TED | جواب : لا حاجة إلى أن تكون. لا يوجد خطأ في أن تكون متقدماً في العمر. |
Küçük bir pilimiz var ve bu küçük pille bilgisayar yenilenmesine gerek olmadan 5 yıl çalışacak. | TED | لدينا القليل من البطارية، و على هذه البطارية سيستمر ذلك الكمبيوتر في العمل لمدة ٥ سنوات من غير حاجة إلى تبديل |
Bunun için bir cadıya ihtiyacımız yok. Bunun örnekleri internette sürüsüyle var. | Open Subtitles | لسنا في حاجة إلى ساحرةً، ثمّة أمثلة لهكذا حالات تعجّ بشبكة المعلومات. |
Kötü haber ise yeni bir sağ kola ihtiyacın var. | Open Subtitles | الخبر السيء هو أنك في حاجة إلى ساعد أيمن جديد |
Şimdi bazı istisnalar bulunuyor fakat bazı istisnaların olması gerekiyor ve umuyorum işler ileride değişecek. | TED | والآن هناك استثناءات، ولكن هناك حاجة إلى أن يكون هناك بعض الاستثناءات، والأمور سوف تتغير، أتمنى ذلك. |
1875 yılında gece kitap okumak istiyorsanız Bir kandilinizin ya da gaz lambanızın olması lazım. | TED | إذا كنت تريد أن تقرأ في الليل من عام 1875 , كنت في حاجة إلى مصباح زيت أو غاز. |
Dolayısı ile böyle bir işe girişirken, programı adapte edebilme esnekliğine ihtiyacınız var. | TED | حتى عندما كنت تحاول أن تفعل شيئا من هذا القبيل، كنت في حاجة إلى المرونة للتكيف مع البرنامج. |
Küçük prototipimiz bize çok iyi olacağına dair iyi sezgiler veriyordu fakat hala üzerinde çok çalışmamız gerekiyordu. | TED | نموذجنا الأولي الصغير أعطانا تبصرا جيدا أنه يعمل بشكل جيد، لكن لا نزال في حاجة إلى العمل أكثر عليه. |
Bu da demek oluyor ki, artık işlemlerimizin güvenliği için bankalara itibar etmek zorunda değiliz. | TED | وهذا يعني أننا لم نعد في حاجة إلى الاعتماد على المصارف لتأمين معاملاتنا المالية. |
Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. | TED | وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا. |
Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |
Diğer tür operasyonlar için kesinlikle iskele temelli yaklaşımlara ihtiyaç vardır. | TED | لذلك فإنه لأنواع أخرى من العمليات، هناك بالتأكيد حاجة إلى مقاربات أخرى قائمة على السقالة. |