İster inan ister inanma ama FBI acil durumlarda bunu kullanmamı öğütledi. | Open Subtitles | اخبروني ان استعمله في حالات الطوارئ فقط والوقت الحالي بدو وقتاً مناسباً |
Evlat. acil durum ışıkları nasıl hemen geldi gördün mü? | Open Subtitles | يا صاحبي، أرأيتَ كيف انشعلت أضواء حالات الطوارئ على الفور؟ |
Ama acil bir durumda yine burada ameliyat ederlerdi, bir şey değişmedi. | Open Subtitles | لكن كانوا سيجرون عملية هنا في حالات الطوارئ لذا لم يتغير شيء |
Aldığım emirlere göre; bunu sadece çok acil durumlarda yapabilirim. | Open Subtitles | تعليمات هي ان اقوم بذلك فقط في اقصي حالات الطوارئ |
acil bir durumda bize yardım ediyorlar. | TED | من الواضح أنهم يساعدوننا في حالات الطوارئ. |
Bu ayrıca herhangi bir acil tıbbi vakaya en hızlı müdahale yöntemi. | TED | وهي أسرع وسيلة للوصول إلى أي من حالات الطوارئ الطبية. |
Dr. Elena Bodnar acil durumlarda kolayca iki yüz maskesine ayrılan bir şutyen icat etti. | TED | الدكتورة ايلينا بودنار اخترعت صدرية يمكنها، في حالات الطوارئ أن تنفصل بسرعة إلى زوج من أقنعة الوجه الواقية. |
İlk haftanın sonunda çoğu acil durum jeneratörü devre dışı kalırdı ve yangınlar da bittiğinde yüzyıllardır ilk defa dünya kapkaranlık olurdu. | TED | ومع انتهاء الأسبوع الأول، معظم مولدات حالات الطوارئ ستتوقف عن العمل، وبمجرد أن تُخمَد النيران، سيسود الأرض الظلام للمرة الأولى منذ قرون. |
Uzun süreli perspektif gerektiren şeylerden söz ediyorsunuz, bir kalkınma perspektifi, sadece acil durum insani yardım perspektifi değil. | TED | تتحدث عن أشياء تتطلب رسم منظوري طويل الأمد، رسم منظوري تنموي وليس فقط رسم منظوري للمساعدات الإنسانية في حالات الطوارئ. |
Bu yüzden acil durum görevlilerinin devamında en güvenli rotayı belirlemeleri için dinleyin. | TED | عليك الاستماع للمستجبيين في حالات الطوارئ لتحديد المسار الأكثر أمانًا. |
Kirli alanlara gerçek zamanlı yanıtlar verebilen, acil arama numaraları talep etmeliyiz ve uzmanlaşmış iş gücüne ihtiyacımız var. | TED | وعلينا أن نُطالب بتخصيص أرقام للاتصال بها في حالات الطوارئ وفِرَق عمل خاصة يُمكنها الاستجابة فورًا والتحرُّك لمواقع التلوُّث. |
acil durumlarda düğmeye basarsan polis birkaç dakika içinde gelecektir. | Open Subtitles | ،إذا ضغطتي على الزر في حالات الطوارئ الشرطة سوف تأتي فوراً |
acil durumlarda, kilise buna özel bir izin veriyor. | Open Subtitles | في حالات الطوارئ تبيح الكنيسة المحضورات. |
Yetişkin kadınlar acil durumlara karşı hep hazırlıklıdır. | Open Subtitles | النساء الناضجات مستعداتٌ لحياة بها بعض حالات الطوارئ |
Yetişkin kadınlar acil durumlara karşı hep hazırlıklıdır. | Open Subtitles | النساء الناضجات مستعداتٌ لحياة بها بعض حالات الطوارئ |
Unutmayın; acil durumda en büyük yardımcımız, sakin olmamızdır. | Open Subtitles | تذكروا أن أكبر مساعدةً لكم فى حالات الطوارئ هى الهدوء و التفكير السليم |
acil durum yetkilileriyle bağlantı kurmakta zorlanıyoruz. | Open Subtitles | لدينا صعوبة فى الإتصال بالمسئولين في حالات الطوارئ |
Bebek bakıcısı. Sadece acil durumda arar. | Open Subtitles | هي تتصل في حالات الطوارئ , علي الذهاب , وداعاً |
Sizin emrinizi geri alıp, acil basınç azaltmayı başlatana kadar, üç dakika. | Open Subtitles | ما لم أتلقى صريحة مكافحة أجل البدء تخفيف الضغط في حالات الطوارئ, ثلاث دقائق. |
acil durum devresinden besleniyor, yani üssün geri kalanından ayrılmış durumda. | Open Subtitles | انه على قيد الحياة في حالات الطوارئ الدائره لذا هو معزول عن بقية القاعده |
Sana yemek ısmarlayayım. Babam kredi kartını bana acil durumlar için verdi. | Open Subtitles | أبى أعطانى بطاقة إئتمانه لأستخدمها فى حالات الطوارئ |
Tüm silahsız personelin tahliyesine geçildi! | Open Subtitles | الإخلاء في حالات الطوارئ من غير المقاتلين! |