Fırtına dinmeye başlıyor, ancak bütün filler bu anne ve yavru kadar şanslı değil. | Open Subtitles | العاصفةالآنتخمد، لكن ليس كل الفيلة قد حالفهم الحظ. |
Av olmaktan ve selden kurtulacak kadar şanslı olanlar suya dalmak için acele ediyor. | Open Subtitles | الصغار الفاقسون حديثاً الذين حالفهم الحظ بالنجاة من الفيضان والمفترسين يهرعون سريعاً إلى الماء |
Halsted ne kadar şanslı olduklarını bilmiyordu. | TED | لم يعلم هلستد أنّه قد حالفهم الحظ. |
Efendim, eğer iyice çömelip şansları yaver gitmişse evet, hâlâ yaşıyor olabilirler ama uzun bir süreliğine değil. | Open Subtitles | حسنٌ سيدي, إنْ كانوا قدْ إحتموا جيداً و حالفهم الحظ فنعم, ربّما لا زالوا أحياء, و لكن لنْ يقاوموا لمدة طويلة |
Efendim, eğer iyice çömelip şansları yaver gitmişse evet, hâlâ yaşıyor olabilirler ama uzun bir süreliğine değil. | Open Subtitles | حسنٌ سيدي, إنْ كانوا قدْ إحتموا جيداً و حالفهم الحظ فنعم, ربّما لا زالوا أحياء, و لكن لنْ يقاوموا لمدة طويلة |
- Yani onlar şanslı olanlardı. - şansları yaver gitti. | Open Subtitles | إذن ، إنهم المحظوظون - حالفهم الحظ - |
Umarız ki, yerel polis, FBI ve kurbanların yakınları tarafından cevapları aranan soruları, bu eşi görülmemiş katliamdan sağ çıkacak kadar şanslı 7 sivil cevaplayabilir. | Open Subtitles | على أمل أن يجيب أسئلة الشرطة المحلّية ... والمباحث الفيدرالية وأهالي الضحايا... أولئك الناجيين السبعة الذين حالفهم الحظ... |
Belki de şansları yaver gitti. | Open Subtitles | ربما حالفهم الحظ فجأة. |
Belki de şansları yaver gitti. | Open Subtitles | ربما حالفهم الحظ فجأة. |
Bunlar şanslı olanlar. Henüz isyancıların bulamadıkları. | Open Subtitles | هؤلاء حالفهم الحظ فلم يجدهم المتمرّدين حتّى الآن. |