O bir koruyucu, ulus inşacısı iyiliğin yılmaz bekçisiydi. | Open Subtitles | لقد كان حامياً و بانى أمة و قوة للخير |
Ve onun kabile kültüründe Koca Ayak yardımsever ya da bir koruyucu olarak görünüyordu. | Open Subtitles | وفي ثقافة قبيلتها، فقد أعتبر ذو القدم الكبيرة... خيّراً أو حامياً. |
koruyucu dış kabuk içinde kıymetli bir taş olduğu görülüyor. | Open Subtitles | ألجوهرة تبدو درعاً حامياً لشيء بالداخل، |
Tabi ki, bir koruyucu yaratıyor. | Open Subtitles | بالتأكيد، لقد صنع حامياً. |
İki; koruyucu olun. | Open Subtitles | ثانياً : كُن حامياً |
koruyucu ol. | Open Subtitles | كُن حامياً |