Sakın bir şey yiyip, içme ve son kum tanesi düşmeden mutlaka dönmüş ol. | Open Subtitles | لا تأكلي أو تشربي أي شيء أثناء وجودك هناك وارجعي قبل سقوط آخر حبات الرمل |
Sağ omzundaki melek kum tanesi kadar sana sevap yazacak. Allah ondan aldığı ömrü sana versin. | Open Subtitles | الملاك الذي عن يمينك سيسجلها على أنها حسنة تعادل حسنات بعدد حبات الرمل |
Oralarda yanındaysa eğer sorsana o meleğe defterimize kum tanesi kadar sevap yazmış mı? | Open Subtitles | إن كان الملاك موجودًا معك فلم لا تسأله إن كان سجل لي حسنات بعدد حبات الرمل |
Mermi gibi hızlı bir şekilde başını kum taneleri arasından, çekip çıkarabilir. | Open Subtitles | يمكنها هز رأسها بعنف جدا ً لدرجة أنها تستطيع رمي حبات الرمل كالطلقات |
Daha çok kum taneleri ile sigara dumanının karışımına benzer çok küçük parçacıklardan oluşmuşlardır. | Open Subtitles | إنها في معظمها تتكون من جزيئات صغيرة جدا مثل دخان السجائر مختلطة مع بعض حبات الرمل |
Kuşlara şarkı söyleyebilecek ve bulutları okuyabilecek şekilde kum tanelerinden kaderimizi görebilecek şekilde doğuyoruz. | Open Subtitles | ولدنا قادرين على الغناء للعصافير و قراءة الغيوم ونرى مصيرنا في حبات الرمل |
Ve evrende dünyadaki kum tanelerinden fazla galaksi bulunur. | Open Subtitles | وهناك مجرات في الفضاء أكثر من حبات الرمل على الأرض |
Onların bize söyledikleri kelimeler zihinlerinin kumsallarından toplanmış birer kum taneleri gibidir ve o kumları toplamalarına ve düşüncelerden asla aşınmayacak bir kale inşa etmelerine yardım etmek bizim görevimizdir. | Open Subtitles | ومُهمتنا هي مُساعدتهم... على جمع حبات الرمل تلك وبناء قعلة من الأفكار... بحيث لا يستطيع الموج جرفها! |