Senin yaşama sebebin. Onun aşkı ayaklarını yerden kesiyor. Anlıyorum. | Open Subtitles | إنهسببكونكَعلى قيد الحياه، حبّه هو ما أرساك إلى حيث تنتمي. |
Bizi karşılık göremediği aşkı için yapmıştı. | Open Subtitles | لقد صنعنا ليعبّر عن حبّه المفقود ولكي نحبّ نحن بعضنا |
Cole'un ona olan aşkı birden çok iyi planı mahvetti. | Open Subtitles | حبّه لمُخَرَّبها أكثر مِنْ خطة جيدة واحدة. |
Tek yapmak istediği bana göz kulak olmak ve beni sevdiğini göstermekti. | Open Subtitles | كل ماحاولَ فعله هو الاهتمام بي وإظهار حبّه لي |
Sapık, aşağılayan, biraz da ırkçı ama yine de sevgisi için can atarsın, çünkü nefesi nane kokar. | Open Subtitles | هو متصلب, أحمق وهو عنصريّ إلى حد ما لكنك تشتهي حبّه على أية حال لأن رائحته مثل النعناع |
İki baş parmağı olan ve karısını sevmekten başka bir şeyi olmayan, incitti mi? | Open Subtitles | منالذيلديهإبهامان.. ويحبُّ زوجته بشدّة لدرجة أن حبّه لها يؤلمه؟ |
Sana bu ismi söylediginde sende "Baban sevgilerini yolladi" diyeceksin. | Open Subtitles | حينما يُعطيك ذلك الاسم، فستقول: "أبوك يرسل لك حبّه". |
Çoğumuz ilk aşkıyla ikinci bir şansı hiç yakalayamaz. | Open Subtitles | . فمعظمنا لايحصل على فرصةٍ أخرى مع حبّه الأول |
- Onların sevgisini pastırmayla kazanıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين أنكِ تشترين حبّه بـ لحم الخنزير المقدد. |
Onun gerçek aşkı olduğumu düşünmüştüm. O da tutup kalbimi yerinden söktü. | Open Subtitles | لكنّي ظننت أنّي حبّه الحقيقيّ الأوحد، فإذا به فطر فؤادي. |
Yüzyıllar boyunca seni hayal ettim karanlık okyanustaki parlak ışığım umutsuzluğu benimkine benzeyen bir soy ve aşkı hayatımın hiç bir döneminde hissetmediğim bir neşe veren kişi. | Open Subtitles | ضيي الساطع في محيط الظلام، حميم آنست فيه مرآةً لحسرتي والذي أغدقني حبّه ببهجة لم أشعرها قبله ولا بعده. |
Anhsunamun'a olan aşkı yüzünden lanetlenmişti. | Open Subtitles | انه بسبب حبّه ل أخ نو سامون بأنّه لعن. |
Sana açıklayamadığı aşkı yüzünden. | Open Subtitles | ... تحطّمهذهالبلدةبشكل غيرمتعمّد بسبب حبّه الخفيّ لك. |
Eğer bugün Cole ile evlenseydin aşkı senin daha güçlü bir cadı olmana yardım edebilirdi. | Open Subtitles | إذا تَزوّجتَ كول على هذا اليومِ حبّه كَانَ سَيُساعدُك تطوّرْ إلى a ساحرة أقوى بكثير. |
Yuvarlak Masa şövalyelerinden biriydi ve onun ilk yaşam bulması eski bir Galli masalında oldu, kayıp bir aşkı kurtarmak için yardıma gitmişti. | Open Subtitles | {\an8} كان أحد فرسان المائدة المستديرة وآخر من قام بالتجسد بشكل طيفي {\an8} ورواية قديمة , أنه ذهب لإنقاذ حبّه المفقود |
Eminim, konuşabilseydi beni ne kadar çok sevdiğini söylemeye çalışırdı. | Open Subtitles | أراهن أنه لو كان قادراً على التحدّث لحاول أن يخبرني عن مقدار حبّه لي. |
Ama yine de beni sevdiğini söylemesi gerekmez miydi? | Open Subtitles | مع ذلك، ألم يرغب بأن يخبرني عن حبّه لي ؟ |
İçindeki o hâlâ parıldayan küçük ışık sana olan sevgisi. | Open Subtitles | النور الصغير بداخله الذي ما زال يتوهّج... هو حبّه لك. |
Babamın sevgisi annem için her şey demekti üvey annem için ise hiçbir şey. | Open Subtitles | حبّه كان الأغلى بنظر والدتي بينما لمْ يعنِ شيئاً لزوجة أبي |
Mükemmel değil; ama kendimi onu sevmekten alıkoyamıyorum. | Open Subtitles | ليس النموذج المثالي لكنني لا أقاوم حبّه |
sevgilerini gönderdi. | Open Subtitles | آها يرسل لك حبّه |
Daha şimdi erkek arkadaşımı gününü ilk aşkıyla geçirmesi için yolladım. | Open Subtitles | أرسلت خليلي توًّا لتمضية اليوم مع حبّه الأوَّل. |
Seninle evlenerek onun sevgisini sonsuza dek kaybettim. | Open Subtitles | بزواجي منك فقدت حبّه للأبد |
Onu, kendi gerçek aşkını yok etmek için kullanarak. | Open Subtitles | باستخدامه في تدمير حبّه الحقيقيّ الوحيد. |