Şimdi, bu gece teşekkür etmek zorunda olduğum bir çok insan var, fakat hayatımın aşkı ve çocuklarımın annesinden başlamak istiyorum | Open Subtitles | الآن، وهناك الكثير من الناس أنني بحاجة أن أشكر هذه الليلة، ولكني أود أن أبدأ مع حب حياتي و أم أولادي، |
hayatımın aşkı. Artık aramızda değil. | Open Subtitles | إنها حب حياتي إنها ليست من بين الأحياء الأن |
Bu sabah, ve ona senin hayatımın aşkı olduğunu söyledim ve ne yaptığımı bilmediğimi geçici olarak delirmiş olabileceğimi. | Open Subtitles | هذا الصباح، أخبرتها بانك حب حياتي وأني لم أكن أعي ماذا كنت افعل وأن ذلك لابد وأنه حالة جنون مؤقته |
Çünkü Henry benim oğlum, sen hayatımın aşkısın ve bizim bir aile olmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لأن هنري هو ابني وأنت حب حياتي ونحن من المفترض أن نكون عائلة |
benim açımdan... hmm... oh, tanrım, hayatımın aşkını kaybettim. | Open Subtitles | حسناً إنه في حالتي يا إلهي فقدت حب حياتي |
Annen benim hayatımın aşkıydı. O öldükten sonra bir daha asla kimseyle tanışmak istemeyeceğimi sanıyordum. | Open Subtitles | أمكِ كانت حب حياتي وبعد موتها لم أفكر مطلقاً |
hayatımın aşkıyla mı evleneceğim yoksa cinayet çözen kedili kadına mı dönüşeceğim? | Open Subtitles | هل سأتزوج حب حياتي أو البقاء هنا لحل الجرائم وأصبح قطة عجوز |
Ama bu konuda hata yapma, o senin baban ve o her zaman hayatımın aşkı olacak. | Open Subtitles | لكن لا تخطئ بهذا لأن والدك كان و سيظل حب حياتي |
Bak, acayip bir şey olduğunu biliyorum, hayatımın aşkı sabahın 2.43'ünde balkabağı kostümü giyerek öylece sihirli bir şekilde kapıdan geçip gelmeyecek ama bu bir tutam umut işte, bilirsin otur ve bekle. | Open Subtitles | انظري .. انا اعرف بأن الاحتمالات لا ترجح بأن حب حياتي سيدخل من هذا الباب في لباس القرع الساعه 2: |
Bu sabah, ve ona senin hayatımın aşkı olduğunu söyledim ve ne yaptığımı bilmediğimi geçici olarak delirmiş olabileceğimi. | Open Subtitles | هذا الصباح، أخبرتها بانك حب حياتي وأني لم أكن أعي ماذا كنت افعل وأن ذلك لابد وأنه حالة جنون مؤقته |
Biliyorsun ki 10 yılda pekâlâ, hayatımın aşkı da olabilirsin. | Open Subtitles | أتعلمين , في 10 سنوات , ربما تكونين بشكل كبير حب حياتي |
Sen hayatımın aşkı değilsin. Bana zarar veremezsin. | Open Subtitles | . أنت لست حب حياتي . وأنت غير قادر على إيذائي |
Bu, hayatımın aşkı ile beni bağlayan elle tutulur tek şey. | Open Subtitles | هذا هو ربط بلادي ملموس فقط الى حب حياتي. |
Bugün eşim olarak yürü hayatımın aşkı olarak yürü. | Open Subtitles | اليوم سيري نحوي بصفتك زوجتي بصفتك حب حياتي |
Sen hayatımın aşkısın ve kakanı rahatça etmek hakkın. | Open Subtitles | أنتِ حب حياتي وتستحقين أن تتغوطي في سلام |
Evet, "Tatlım sen hayatımın aşkısın, öteki ikinci planda." | Open Subtitles | عزيزتي, أنتي حب حياتي إنها مجرد منافسة " |
Sen hayatımın aşkısın. Seni terkedemem. | Open Subtitles | أنتِ حب حياتي لا يمكنني أن أترككِ |
Charlie, adam, hayatımın aşkını altımdan aldı. | Open Subtitles | تشارلي, هذا الرجل قد سرق حب حياتي من تحتي |
- Hastalık yüzünden yavaş ve sancılı bir şekilde öleceğime, yaşamayı ve hayatımın aşkını yavaş ve sancılı bir şekilde ölürken izlemeyi tercih ederim demiştim. | Open Subtitles | واشاهد حب حياتي يموت موتاً بطيئاً بواسطة مرض على ان اموت انا موتاً بطيئاً بسبب مرض. |
O hayatımın aşkıydı, dolayısıyla hepimizin hayatının aşkıydı. | Open Subtitles | هو كان حب حياتي ومع ذلك هو حب حياتنا كلنا |
Sanki hayatımın aşkıyla öğrenci birliği partisinde tanışacağım? | Open Subtitles | 'م ستعمل يجتمع حب حياتي في حفل فراط كلية. |
hayatımın aşkına sadakat ve bağlılık sözü vermek kıyaslayınca daha bir uslu geldi. | Open Subtitles | اذا , اوم تعهد الإخلاص إلى حب حياتي يبدو نوعا من الترويض بالمقارنة |
Buraya hayatımın aşkının sahip olduğu lokantaya zarar vermenizi önlemek için sizi durdurmaya geldim. | Open Subtitles | لم آت لأواجه أي موسيقى أتيت لأمنعكم من إيذاء المطعم و الذي تصادف أن تملكه حب حياتي |
Hey, burada ilgi gerektiren benim Aşk hayatım. | Open Subtitles | حب حياتي هو الوحيد الذي يحتاج الى بعض الانتباه |
Bilmeni isterim ki kısa bir süreliğine de evlenmiş olsak sen, hayatımın aşkıydın. | Open Subtitles | حتى ولو كنا متزوجين فقط لفترة قصيرة، كنتم حب حياتي. أوه، كيف الحلو. |