Orman yangınlarını küçükken bulmaya çalışıyoruz, böylece kontrol edemeyeceğimiz boyuta gelmesine izin vermiyoruz. | Open Subtitles | نحاول إحتواء الحريق الضخم وهو صغير حتّى لا يمتد لنطاق لا يسعنا إخماده. |
Sadece magazanin oldugu bulmam gerekiyor, böylece tüm sehrin internetini kesmeyiz. | Open Subtitles | أحاول العثور على قطاع المركز التجاري حتّى لا أغلق المدينة بإكملها |
böylece zaten zorlanan bağışıklık sistemini daha da zorlamamış oluruz. | Open Subtitles | حتّى لا نُثقل على جهاز مناعي هو مُنْهك أصلاً. |
Bizde o bile yok. Nereden buldun? | Open Subtitles | نحن حتّى لا نعلم ذلك من أين أتيت بهذه المعلومة ؟ |
Bizde o bile yok. Nereden buldun? | Open Subtitles | نحن حتّى لا نعلم ذلك، من أين أتيت بهذه المعلومة؟ |
Kendi kirli işlerini kendileri yapacak cesaretleri bile yok. | Open Subtitles | هم حتّى لا يجرؤون على مزاولة عملهم القذر بأنفسهم. |
Takas yerine arabayla gideceğiz. böylece kaçamayacaksın ve baban seni bulamayacak. | Open Subtitles | ستكونين مقيّدة في السيّارة حتّى لا تتمكّني من الهرب |
Daha iyi bir fikir neden bana kullanabileceğim bir şey vermiyorsunuz, böylece buna ihtiyacım kalmaz. | Open Subtitles | فكرة أفضل لمَ لا تمنحوني شيئاً مفيداً حتّى لا أشعر بحاجةٍ لهذا؟ |
Onunla dövüşseydin boğazını parçalayarak işe başlardı, böylece vazgeçemezdin. | Open Subtitles | ولو كنتَ قاتلته لدقّ عنقكَ حتّى لا يسعكَ الاعتراف بالهزيمة. |
Tek istedikleri yeteri kadar personel olması böylece kimse 15 saat vardiyadan sonra çalışmak zorunda kalmayacak. | Open Subtitles | لقد تبيّن أنّ كل ما يريدونه هو عدد كافٍ من العاملين حتّى لا يضطر أحدٌ أن يعمل أكثر من 15 ساعة مجددًا |
Pazar gecesi yapıyorlar böylece kimseyi rahatsız etmiyorlar. | Open Subtitles | هم يقومون بها في ليلة الأحد حتّى لا يزعجون الناس |
Ona, her birkaç saatte bir küçük şişe kan ver böylece kanı kurumaz. | Open Subtitles | أعطه قارورة دماء كلّ ساعتين حتّى لا يصيبه الجفاف |
Terleriz, böylece vücut ısımız fazla artmaz. Göz bebeklerimiz genişler, böylece karanlıkta görebiliriz. | Open Subtitles | يتسرّب منّا العرق حتّى لا ترتفع درجة حرارتنا، الحدقات تتوسح حتّى نتمكن من الرؤية في الظلام. |
böylece yüzeye çıkmazlar. Oradalar yani. | Open Subtitles | حتّى لا تــنتـفخ , إذاً إنـهم هـناك فحسب |
Belki de sana dokunmasam iyi olur, böylece birlikte olduğumuzu anlamazlar. | Open Subtitles | ربما لا يجب عليّ لمسكِ حتّى لا يظنّ الناس أننا على علاقة مع بعضنا. |
Gözetlemek için uygun vaktimiz bile yok. | Open Subtitles | نحن حتّى لا نملك الوقت للقيام بالمراقبة اللازمة |
Bana bak, ne dediğinden haberin bile yok senin! | Open Subtitles | أنصت، أنتَ حتّى لا تعلم عن ماذا تتحدث |
Tavuklardaki beyin bile yok sende, öyle değil mi? | Open Subtitles | إنّكَ حتّى لا تملك عقل دجاجة، صحيح؟ |
Arabam filan bile yok. | Open Subtitles | فأنا حتّى لا أملك سيارة أو أي شيء |
Yani görüntümüz bile yok. | Open Subtitles | أقصد, أنا حتّى لا أملك كاميرا في حاسوبي |