Hep dağınık, ayakkabıları hep kirli ve saçı da darmadağınık. | Open Subtitles | إنه ليس مهندماً أبداً ، حذاؤه ليس نظيفاً و شعره فى فوضى |
Ağaçlık alanda oynadığını söyledi ama ayakkabıları tertemizdi ve ayakkabı tabanında hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | قال أنّه كان يلعب في الغابة، لكن كان حذاؤه الرياضي نظيف، ولمْ يكن هناك شيء بوقع قدمه. |
Kendisinin benim ayakkabılarımı benim de onun Ayakkabılarını giyeceğimi sanıyor. | Open Subtitles | إنه يشعر أنه يجب يرتدى حذائى و أنا يجب أن أرتدى حذاؤه |
Onu bulduğumuzda Ayakkabılarını yanlış giymişti. | Open Subtitles | عندما وجدناه, كان حذاؤه في القدم الخطأ |
Kenardan düşerken ayakkabısı ayağından çıkmış olmalı. | Open Subtitles | وقع حذاؤه خلال محاولته القفز حتماً |
Bir ayak. ayakkabısı ayağındaydı. | Open Subtitles | وجدت قدماً , كانت ما تزال ترتدي حذاؤه |
Çizmeleri alev alır! | Open Subtitles | يشتعل حذاؤه |
Geriye yalnız, güzelce boyanmış ayakkabıları kaldı. | Open Subtitles | فقط حذاؤه الجميل اللامع هو ما بقي خلفه |
- ayakkabıları dedi ama. | Open Subtitles | إنه لم يقل ذلك - حذاؤه فعل ذلك نيابةً عنه - |
Pekâlâ Patrick, özetliyorum, bu adamdan hoşlanıyorsun ama ayakkabıları ilişki bozucu muydu? | Open Subtitles | إذًا, (باتريك), بإختصار, أنت مُعجبٌ بهذا الشخصْ! ولكنْ حذاؤه كانتْ هي المُحطمةْ! |
ayakkabıları çok parlak. | Open Subtitles | إن حذاؤه يبدو لامعاً وجديداً. |
İşte. Bunlar da ilk ayakkabıları. | Open Subtitles | حذاؤه الأول |
ayakkabıları! | Open Subtitles | ! حذاؤه |
O gün, Ayakkabılarını boyuyordu. | Open Subtitles | ... في ذلك اليوم كان يلمع حذاؤه |
Bruce evde Ayakkabılarını mı çıkarmaz? | Open Subtitles | بروس لن يخلع حذاؤه فى المنزل |
Ayakkabılarını al. | Open Subtitles | أحضر حذاؤه. |
Sonra ayakkabısı da sıkıştı ve öteki tekiyle çıkarmaya çalıştı. | Open Subtitles | وعلقت حذاؤه وحاول فعلها بالحذاء الأخرى |
O ve onun o gösterişli ortopedik ayakkabısı. | Open Subtitles | آه منه ومن حذاؤه الطبي اللامع |
Sol ayakkabısı yok. | Open Subtitles | حذاؤه الأيسر مفقود |
Çizmeleri. | Open Subtitles | حذاؤه. |