Bizden, mücadeleye devam edebilecekleri uçak gibi, tank gibi, silah gibi, yük gemisi gibi kendi özgürlüklerini ve bizim güvenliğimizi mümkün kılacak yardımlar talep ediyorlar. | Open Subtitles | أنهم يسئلونا أن نزودهم بأدوات القتال بالطائرات ، الدبابات بالسفن ، بالذخيره أشياء تدعم دفاعهم عن حريتهم و عن أمننا نحن |
Bu haklar arasında özgürlüklerini engelleyenlere karşı isyan etme hakkı da yer almaktadır. | Open Subtitles | ذوو حقوق أخلاقية وقانونية من ضمنها حق الدخول في عصيان مسلح ضدد من أنكر عليهم حريتهم |
Bu insanlar için özgürlüklerini kazandılar ifadeleri artık basmakalıp olsa da bugün Macarlar için söylenebilecek tek şey budur. | Open Subtitles | صار من المبتذل أن نقول للالناس أنهم نالوا حريتهم لكنه الشيء الوحيد الذي يمكننا قوله اليوم للهنغاريين |
özgür olup olmayacakları hala bir muamma ama eğer mangal gibi yürek özgürlük kazanabiliyorsa, Macarlar kazanırlar. | Open Subtitles | ما إذا كانوا سينالون حريتهم قضية تظل مفتوحة لكن إن كانت الشجاعة المطلقة تستطيع نيل الحرية فسوف ينالونها |
İspanyol ve Portekizli sömürgeciler tarafından esir alınan yerliler yeniden özgürlüklerine kavuştu. | Open Subtitles | فالهنود عادت لهم حريتهم مرة أخرى لكي ُيستعبد من قبل المستوطنين الإسبان والبرتغاليين |
Zorda kaldığında, çoğu kişi kendi özgürlüğü için başkasını öldürmeye niyet eder. | Open Subtitles | عندما يأتي وقت الجد , معضمهم سيكونون مستعدين للقتل من أجل حريتهم |
Bazı köleler sınrlı süreli ve özgürlüğünü satın alma şansı olan sözleşmeli kölelerdi. | TED | وكان بعض العبيد يعملون كخدم لفترة محدودة و من ثم كانت لديهم فرصة لشراء حريتهم |
Orada, donmuş nehrin ortasında, Kuzey Korelilerin Özgürlükleri için verdikleri mücadele uğruna katlanmak zorunda kaldıkları soğuk havayı ve zorlu koşulları filme alıyorduk. | TED | عندما كنا في منتصف النهر المتجمد، كنا نصور فيلمًا عن ظروف الطقس البارد والظروف البيئية التي يواجهها الكوريون الشماليون عند السعي وراء حريتهم. |
özgürlüklerini ellerinden alsan bile hala ulumaya devam ederler. | Open Subtitles | حينها تسلب حريتهم وهم لا يزالون يتصايحون |
Dışarı çıkmayı çok istedikleri için kaçtılar, ve geçen onbir yılı, özgürlüklerini ve hayatlarını korumaya çalışarak geçirdiler. | Open Subtitles | وقضوا الـ11 سنة الاخيرة يدافعون عن حريتهم وحياتهم |
Kelownalılar komşu ülklerden saldırı tehdidi altında olduklarını iddia ettiler, ve bu silahı sadece özgürlüklerini korumak için kullanacaklarını söylediler. | Open Subtitles | الكولونيين أدعوا أنهم تحت التهديد من الأمم المجاورة وأن السلاح سيستعمل فقط لضمان حريتهم |
Çoğu, önerilen yeni yönetim sisteminin yeni özgürlüklerini kontrol etmek ve yıkmak için önerildiğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتبرون الحكومة المقترحة على أنها وسيلة للسيطرة على حريتهم الجديدة واخضائعها |
Bu gücü kontrol etmekle gelecekteki özgürlüklerini garantiye alacaklarına inanıyorlar. | Open Subtitles | و يعتقدون أيضاً أنه بالسيطره على هذه القوه سيساعدهم فى ضمان حريتهم فى المستقبل |
Demek istediğim, insanlar hapse girer özgürlüklerini kaybettiklerine sinirlenirler yaptıkları seçimler konusunda şüpheye düşerler doğru muydu yanlış mıydı gibisinden. | Open Subtitles | أعني , حين يُسجن الأشخاص فإنهم يستاؤون من فقدان حريتهم و يبدأون بالشك في الخيارات التي قاموا بها |
Güney'de özgürlüklerini, hür iradelerini kazanmak için sürekli bir mücadele halinde olan şeyle bağlantılı. | Open Subtitles | هناك صراع المستمر على جزء من الأمريكيين من أصل أفريقي في الجنوب للمطالبة بحريتهم، حريتهم. |
Eğer amaçları insanlara özgürlük vermekse bunu yapamazlar. | Open Subtitles | لكنّهم لن يفعلون هذا ليس إذا كانت الفكرة الكاملة أن تعطي الناس حريتهم |
özgürlük için savaşan cesur kadın ve erkekleriz. | Open Subtitles | شجعان من الرجال والنساء يقاتلون لأجل حريتهم. |
Eyaletlerin, halklarının özgürlüklerine bir saldırı olan bu önlemlere karşı olmaktan başka şansı olmayacaktır. | Open Subtitles | لاشيء سيكون للولايات غير مقاومة هذه الإجراءات التي تشكل إعتداء على حريتهم |
Ellerine silah alıp savaşmaya... cesareti olmayan bir halk özgürlüğü hak etmez. | Open Subtitles | والناس اللذين ليس لديهم الشجاعة ليمسكون بالسلاح في أيديهم للقتال لا يستحقون حريتهم |
özgürlüğünü sevmek başka şey bunu korumak için birini öldürmek başka şey. | Open Subtitles | ..أن يحبوا حريتهم شئ .لكن أن يقتلوا لحمايتها شئ آخر |
Özgürlükleri geri almak amacıyla, birçok kadın kocasının ölümünü bekler. | Open Subtitles | العديد من الوجات ينتظرون حتى موت أزواجهن ليكملوا حريتهم |
Bense, bizim bu insanları özgür kılmak için varolduğumuzu düşünüyorum, ve bunu sağlamak için gidiyorum. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن وضعكم موجود لتمنحوا هؤلاء الناس حريتهم. و سأذهب لأتأكد أنهم سينالوها. |
Burada olmak için, özgürlüklerinden vazgeçip, hayatlarını riske attılar. | Open Subtitles | لقد خاطروا بحياتهم عند قومهم إلى هنا لقد تخلوا عن حريتهم |
Bu anne, baba ve evlatların orada olmasının sadece tek bir sebebi var: özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar. | TED | هؤلاء الأمهات والآباء والأبناء والبنات، يتواجدون هناك لسبب واحد، سبب واحد فقط: هم عاجزون عن دفع ثمن حريتهم. |