Bu yönetimin karıştığı... en az 15 değişik olayla karşılaşınca üzüldüm. | Open Subtitles | حزنت كثيراً عندما علمت بأنه سجّل 15 تدخلاً من قبل هذه الإدارة |
Kocanın ölümüne çok üzüldüm. Onun için yas tuttum. | Open Subtitles | لقد حزنت لسماع نبأ وفاة زوجك لقد حزنت عليه |
Kocanın ölümüne çok üzüldüm. Onun için yas tuttum. | Open Subtitles | لقد حزنت لسماع نبأ وفاة زوجك لقد حزنت عليه |
Orada bozulan onca kitaba çok üzülmüştüm, çünkü yok olan şey bilgiydi. Ve server çiftlikleri veya data merkezleri | TED | وقد حزنت جداً على الكتب التي ذهبت هباء , لأنها كانت تحتوى معلومات قد دُمرت . وخادم المزارع , أو مراكز المعلومات |
Şey, sen gönderildiğinde, ben çok üzülmüştüm, babam da senin her şeyini paketleyip benim odama taşıdı. | Open Subtitles | حسنا , عندما غادرت لقد حزنت لذلك ابي وضع كل اغراضك في غرفتي |
Bol bol evliliğimizin yasını tuttum ama sonrasında yoluma baktım. | Open Subtitles | لقد حزنت كثيرا على نهاية زواجنا كثيرا ولكني تخطيت ذلك |
Son Kore İmparatorunun onurun üvey babası yüzünden kirlendiği gerçeği Prenses'i çok derinden üzdü. | Open Subtitles | ..الأميرة حزنت للخبر إن شرف آخر امبراطور لكوريا ساء بسبب والدها بالتبني |
Onu çok severdim ve beni hatıralarla, pişmanlıklarla ve 3 odalı ve 3 banyolu, panaromik okyanus manzaralı ve denize sıfır Malibu evi için fiyat belirleme derdine sokup aramızdan ayrıldığı için harap olmuş durumdayım. | Open Subtitles | لقد أحببته، ولقد حزنت بشدة لموته ولم يترك لي شيء سوى ذكرياتي و أسفي ومنزله الجميل المطل على شاطىء البحر بـ"ماليبو" الذي يحتوي على ثلاث غرف نوم |
Gitmekten üzüntü duyuyordum, fakat klimayı aldığımızda, kalmak için sebebimiz kalmamıştı. | Open Subtitles | .. حزنت على المغادرة, لكن بمجرد أخذنا جهاز التكييف لم يتبقّ سبب للبقاء |
Kazayı duyduğumda üzüldüm ama buraya geleceğinizi duyunca sevindim. | Open Subtitles | , لقد حزنت جداً لسماعى عن الحادثة ولكنى سعدت لمجيئكم هنا |
En başta biraz üzüldüm sonra aklıma Bob Marley'in bir şarkısı geldi. | Open Subtitles | لقد حزنت في البداية لكن بعدها تذكرت اغنية بوب مارلي |
Elbette üzüldüm ama son anına kadar bana, en büyük çocuğuna ne kadar nefret beslediğini unutmayalım. | Open Subtitles | حزنت بالطبع لكن دعينا لا ننسى أنها كانت تكنّ كرهاً لي حقاً أنا بكرها، حتى نهاية عمرها. |
Davet edilmediğim için gerçekten çok üzüldüm. | Open Subtitles | لقد حزنت جداً لأنني لم أتلق دعوة |
Dinledim. Babanı kaybettiğine çok üzüldüm... | Open Subtitles | حزنت كثيرا حين عرفت أنك فقدت والدك |
Vefat etmesine çok üzüldüm. | Open Subtitles | لقد حزنت للغاية عندما سمعت بوفاته |
Öldüğünde üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد حزنت على موته، أنا ووالدك .. كان بيننا اختلافات |
Will bana "gidemezsin" dediğinde çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد حزنت عندما قال لي ألا ينبغي أن أذهب |
Beni kovduğunda çok kızıp üzülmüştüm ama yine de senin yanında olurdum. | Open Subtitles | ...حزنت جداً بعدما طردتني . و لكني كنت لأقف إلى جانبك |
Kayıpların yasını çoktan tuttum. | TED | حزنت لما فيه الكفاية على الخسارة. |
Aylarca yasını tuttum. | Open Subtitles | لقد حزنت عليك لمدة شهر |
Ölümün beni çok derinden üzdü. | Open Subtitles | لقد حزنت بشده عندما رحلت |
Onu çok severdim ve beni hatıralarla, pişmanlıklarla ve 3 odalı ve 3 banyolu, panaromik okyanus manzaralı ve denize sıfır Malibu evi için fiyat belirleme derdine sokup aramızdan ayrıldığı için harap olmuş durumdayım. | Open Subtitles | لقد أحببته، ولقد حزنت بشدة لموته ولم يترك لي شيء سوى ذكرياتي و أسفي ومنزله الجميل المطل على شاطىء البحر بـ"ماليبو" الذي يحتوي على ثلاث غرف نوم |
Çok bir bir üzüntü içinde ve fal kurabiyesinden mi mistik bir saçmalıktan mı örnek verdi öyle bir şey. | Open Subtitles | قالت إنها حزنت كثيرًا و ذكرت شيء ما عن كعكة الحظ أو شيء من هذا الهراء |
Tüm stoklarını bir dolar yerine sekiz sente almak beni çok üzmüştü. Bunu Claire için yapıyorum. | Open Subtitles | حزنت جدا لشراء كامل مخزونه بـ8 سنتات للدولار. أفعل هذا من أجل (كلير). |