atını ve kılıcını getir, onları överken orospuyu da överim. | Open Subtitles | أحضر إلي حصانك وسيفك وسأثني على العاهرة كما أثني عليهما. |
Asker, esire atını ver! Gitmeliyiz General. | Open Subtitles | ايها الجندي, اعطي للسجين حصانك يجب ان نمضي ايها الجنرال |
Geri çekil. Artık kendi Atın var, Giantah. Artık bir erkeksin. | Open Subtitles | ارجع عندك حصانك الخاص الآن، جيانتا أنت رجل |
Atın üzerinde olmadığın zaman sert değilsin, değil mi, Ruthie? | Open Subtitles | لست قويه جدا عندما لا تكوني على حصانك , أليس كذلك يا روثي ؟ |
Eğer sen atına binip tokmağını sallayamazsan... dünya acı mı çekecek? | Open Subtitles | هل سيعاني العالم اذ لم تمتطي حصانك و تلوح بالمطرقه ؟ |
Bayan Weston sizi yarı yolda bıraktığı için Atınızı suçluyordu ama işte sağ salim buradasınız. | Open Subtitles | السيدة ويستن تلوم حصانك لوضعك في وسط حقل في مكان ما ولكن ها انتي, آمنة وسليمة |
Baban beni at sürmeye götürdü ve bana senin atını verdi. | Open Subtitles | لقد أخذني اباكي يوما لركوب الخيل وركبت حصانك |
Atınız ayaklarını mı yıkıyor yoksa karanlık güçler iş başında mı? | Open Subtitles | هل حصانك ينظف أقدامه أم أن هذا مفعول قوى الظلام؟ |
O zaman atını bağlı tutsan daha iyi edersin. | Open Subtitles | كان من الأفضل أن تبقى حصانك مربوطاً إذاً |
San Antonio'da atını rehinden alman gerekiyordu. Ve Wichita'da... | Open Subtitles | في سان انطونيو كان لابد لك ان تأخذ حصانك خارج العرقوب في وشيتا |
Çok sıcak bir gün dostum... zavallı atını böyle ağır bir keseyle yormayasın. | Open Subtitles | انه ليس يوما حارا صدقي لترهق حصانك بمثل هذه المحفظه الثقيله |
Gece yanımda Güneş olduğu sürece fark etmez. Gün doğunca Atın duracaktır nasıl olsa. | Open Subtitles | الركوب طوال الليل مع الشمس حتى يتوقف حصانك عند بزوغ الصباح |
Tepeye çıkıyoruz! Atın pes ederse in ve yürüyerek çık! | Open Subtitles | نحن ذاهبون إلى القمة إذا كان حصانك لاينفع إنزلي وإستمرّي جاريةً |
Umarım senin şu ahmak mustang Atın yine benim arazime girmedi. | Open Subtitles | اتمنى الا يكون حصانك المغفل دخل ملكيتى ثانية |
Bana kalırsa, atına atlayıp gidebilirsin. | Open Subtitles | فى رأيى أنه يمكنك أن تركب حصانك و تذهب إلى أبعد ما يمكن |
Ateş eder etmez atına atla ve oradan hızla uzaklaş. | Open Subtitles | حالما تطلق تلك الرصاصةِ، اقفزعلى حصانك وانطلق بسرعة |
4 gün önce çölde sizin Atınızı bulduk. | Open Subtitles | وجدنا حصانك في الصحراء منذ أربعة أيام مضت |
- Başka at üstündeyim. Ona binmemem, yarışmayacağım anlamına gelmez. | Open Subtitles | أن أُسابق بحصان آخر ليس معنى لا أركب حصانك , إنى لا أسابق |
Peki Lordum. Atınız geri gelmişti. | Open Subtitles | أجل يا مولاي، لقد عاد حصانك إنه في الإسطبل |
İn Atından. Bir tane de sana vereceğim. | Open Subtitles | إنزل من على صهوة حصانك وسأعطيك درسا جديدا |
Artık Atınızın arkasından koşmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد على ايه حال الركض وراء حصانك |
atının bağlı bırak. En öndeki arabayı süreceksin. Sürüyü ben yönetirim. | Open Subtitles | . اترك حصانك مربوطاً قـُد العربة الأمامية ، و أنا سأقود القطيع |
"Henry, git senin gri atı getir" dedi. | Open Subtitles | قالت بأن : هنري سيذهب للحصول على حصانك الرمادي |
Bu, bir ata "Vergilerimi öder misin" diye sormak gibi ki ben 1998'de bunu yaptım. | Open Subtitles | الأمر أشبه بأن تطلب من حصانك أن يعد أقرارك الضريبي وهو ما فعلته بعام 1998م |
Beni pencereden aşağı bir iple değerli atınıza indirmeyecek misiniz? | Open Subtitles | ونقفز من النافذة بالحبل لنهبط على ظهر حصانك الأشهب |