Bilirsin, o benimle. Ve ben onun kucağına uzanırken. | Open Subtitles | وهى فى جانبى وانا فى حضنها واضع راسى عليها |
Kucak dansı için, sen onun kucağına oturuyorsun. | Open Subtitles | مثلا ً, للرقص على الحضن أنت من يجلس على حضنها |
Önce masasına sonra kucağına sonra ayakkabılarına sanırım İtalyan markaydı. | Open Subtitles | مرة فرق مكتبها مرة في حضنها ومرة على حذائها الذي بدا ايطالي الصنع |
Onun kucağında oturmayı severdi çünkü yatağında yatmanın onun için acı verici olduğunu söylerdi. | TED | كان يحب الجلوس البقاء في حضنها لأنه قال أنه مؤلم بالنسبة له الإستلقاء على فراشه |
kucağında, şalının altında İç Savaştan kalma bir tabanca var... seni gözünü kırpmadan öldürür. | Open Subtitles | هناك مسدس قديم في حضنها تحت شالها ستقتلك بمجرد أن تراك |
kucağında, şalının altında İç Savaştan kalma bir tabanca var... seni gözünü kırpmadan öldürür. | Open Subtitles | هناك مسدس قديم في حضنها تحت شالها ستقتلك بمجرد أن تراك |
Kocasına doğru bakar onu kucağına koyar ve der ki: | Open Subtitles | نظرت ناحية زوجها... ثم وضعته في حضنها... وقالت: |
En son ihtiyacı olan şey, bir sürü problemimle, kucağına düşmem olur. | Open Subtitles | آخر شيء تحتاجه أن أزيد المشاكل في حضنها |
Beni kucağına oturtup oynaştı mı? Evet. | Open Subtitles | جعلتني أجلس في حضنها و أفعل أشياء؟ |
Çocuğu kucağına verdikleri zaman, rekor bir anlaşmayı geride bıraktığını, biliyor muydun? | Open Subtitles | لقد تخلت عن صفقة تسجيل اسطوانة غنائية... عندما القيت هذه الطفلة في حضنها, أتعرف هذا؟ |
Elini kucağına koymuş ön tarafta oturan kız benim neden felç geçirmeye başladığımı merak ederken, Al'in arkada çıktığı kızla oturmasına izin verecektim. | Open Subtitles | أترك آل في المقعد الخلفي مع فتاته ليستمتع بها فيما الفتاة التي تورّطت معي أيّاً كانت تجلس في المـقعد الأمامي واضعة يديها في حضنها. |
Bir dakika içinde kucağına serilseydi. | Open Subtitles | متناثر على حضنها |
Çocuğu iğrenç kucağına aldı ve üzerine tuhaf büyülü sözler söyledi. | Open Subtitles | أخذت الطفل الى حضنها الخسيس... و... |
Eğer Tanrı beni insan yerine köpek olarak yaratsaydı... şu anda seninle değil onun kucağında oturuyor olurdum. | Open Subtitles | لو خلقني الله كلباً بدلاً من إنسان كنت سأكون في حضنها بدلاً منه |
Çaktırmadan konuyu değiştireyim seyahatlerin sırasında, hiç hosteslerin bir annenin bebeğini tüm uçuş boyunca kucağında tutmasına izin verdiklerini gördün mü? | Open Subtitles | فلنغيّر الموضوع قليلًا، خلال سفريّاتك هل لاحظت إن كانوا المضيفات يسمحون للأم أن تضع طفلها في حضنها طوال الرحلة؟ |
Birden onu gördüm. kucağında bazı kağıtlar vardı. | Open Subtitles | وكانت تمسك ببعض الورق في حضنها |
hangi anne çocuğunu yanında yer varken kucağında oturtur? | Open Subtitles | -أيّ أمٍّ تضع طفلها في حضنها بدلًا من مقعد السّيّارة؟ |
Ve bebeğini kucağında taşıyordu. | TED | وكانت تضم طفلها في حضنها |
Kızı, Rani, benden birkaç yaş küçüktü, kucağında ne olduğunu anlamadan bir zamanlar kendine güvenen annesi olarak bildiği kadına olanları şaşkınca izliyordu. | TED | إبنتها, "راني", وهي أكبر مني ببضع سنوات, جلست في حضنها, مذهولة, غير مستوعبة لما حدث لتلك المرأة الواثقة من نفسها التي كانت تعرفها ك والدتها. |
kucağında bir silahla uyuya kalmış. | Open Subtitles | نائمة، ومسدسٌ في حضنها |