Sol tarafımdan kalkmadığım için şanslı. | Open Subtitles | من حسن حظها أنني كنت في حالة مزاجية جيدة |
"meslekten" bir annesi olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | من حسن حظها أنّكِ أمّها وفوق ذلك تفهمين في هذا المجال .. |
şanslı ki yalancı suratı şuan toprak altında değil. | Open Subtitles | لحسن حظها انها ليست مُلقاة على وجهها فى خندق الآن |
Sen de şanssız bir dansçısın. | Open Subtitles | فتاة عرض, حظها ليس بالرائع |
şansına, ilk vurduğunuz beceriksiz darbelerde, bağırabilmişti. | Open Subtitles | لحسن حظها أنها صرخت من الضربه الأولى التى لم تصبها |
Her an şansının yaver gitmeyeceğiyle ilgili endişelerim var. | Open Subtitles | أنا خائف جداً أن حظها قد قارب من الإنتهاء في أي يوم. |
Çok şanslıymış ki telefonum çekmemesine rağmen onu aramak için yola çıkmışsınız. | Open Subtitles | من حسن حظها أنك كنت قادماً، فإرسال الهواتف الخلوية ردىء هنا. |
Ona şantaj yapmayı seçmesi, Elizabeth Gibson'ın en büyük şanssızlığı olmuş. | Open Subtitles | (إليزابيث غيبسن) لسوء حظها إختارت إبتزازه |
Bu şanssızlıklar... | Open Subtitles | تراوح سوء حظها ما بين المكان المعتاد |
Oğlum ölmediği için şanslı. Sadece tıp lisansının alınması için dava açılacak. | Open Subtitles | لحسن حظها أنه حي، لأننا سنجردها من ترخيصها فقط. |
Fazla şanslı değilmiş. Önce o ve şimdi de sen. | Open Subtitles | حظها عاثر ، أولاً هو و الآن أنت |
Bu dünyadan gittiğim için şanslı olduğunu ve... onsuz yaşamak zorunda kalmadığım için mutlu olduğumu söyleyin. | Open Subtitles | أخبرها أن هذا حظها لأننيسأرحل... . و أنا مبتهج لأنه لا يمكنني ... |
Bugün dayak yemediği için şanslı. | Open Subtitles | من حظها أنها لم تتلق اليوم صفعة |
Oyuncun şanslı tokasını unutmuş, geri dönüp onu aldık. | Open Subtitles | لقد نسيت لاعبتكِ مشبك حظها ، حيث إضطررنا للعودة إلى المنزل للحصول عليه ، لذا... |
Frank, bize her şeyi vermiyordu, suratından vurmadığım için şanslı. | Open Subtitles | " فرانك " كانت تخفي شيئاَ عنا من حسن حظها أنني لم أطلق النار على وجهها |
Çok şanssız biri. | Open Subtitles | نعم حظها سئ جدا |
Kızın şanssız günü. | Open Subtitles | انه ليس يوم حظها |
Artık yeni topraklara ulaşmak için. dayanıklılık ve şansına güvenmek zorunda değil | Open Subtitles | لم تعد تحتاج أن تعتمد على قوة احتمالها و حظها للوصول لأراض جديدة |
şansına, ismi hem erkekler hem de kadınlar için kullanılabiliyordu. | TED | لحسن حظها أن إسمها يصلح للنساء والرجال |
Ben burada şansının döndüğünü sanarken gerçekte o ölüyormuş. | Open Subtitles | كنتُ هنا أفكّر أنّ حظها تغيّر، بينما كانت تحتضر حقاً. |
Siz orada olduğunuz için bayağı şanslıymış. | Open Subtitles | من حسن حظها انكِ كنتِ هناك |
Kadının şanssızlığı, o yem arabasıydı. | Open Subtitles | حظها السيء أنها كانت سيارة فخ |
Bu sene de çok şanssızlıklar yaşadı. | Open Subtitles | حظها سيء هذه السنة ايضاً |
Kendini korumayı öğrendiğini düşünmüştüm, ...fakat hiç Şansı yokmuş. | Open Subtitles | اعتقدتأنهاتعلمتحمايةنفسها, لكن حظها عثر |