Haqqani muhbirlerinden birini öldürmüştü. | Open Subtitles | كانت تحت الكثير من الضغوطات في تلك اللحظة حقاني قتل قبلها مباشرة أحد بطاقاتها |
Eğer kendini kontrol edemezse, Haqqani'ye yaptığımız operasyon babalara gelir. | Open Subtitles | إن لم يستطع التحكم في نفسه فستفتضح عمليتنا على (حقاني) |
Tahminlerine göre Haqqani ve Saul hâlâ o evde midir? | Open Subtitles | في تقديرك، هل (حقاني) و(صول) لا يزالان في ذلك المنزل؟ |
Taliban mahkumlarını görüp kimliklerini doğruladığımızda Haqqani'nin temsilcileri ile temasa geçeceğiz. | Open Subtitles | حين نرى السجناء الطالبيين ونتأكد من هوياتهم سوف نتصل بممثلي (حقاني) |
Düğünde video çeken çocuk meğerse Haissam Haqqani'nin yeğeniymiş. | Open Subtitles | الصبيّ الذي صوّر فيلم الزفاف تبيّن أنّه ابن شقيق (هيثم حقاني) |
Evet kucaklaştılar sonra Haqqani arazi aracına binip gitti. | Open Subtitles | أجل، تعانقا، ثمّ بعدها غادر (حقاني) في سيارة رباعية الدفع |
Haqqani'nin korunması için öldürüldü ki adam ya en başından orada değildi ya da saldırıdan kurtuldu. | Open Subtitles | تمّ قتله بهدف حماية (حقاني) والذي إمّا نجى من الغارة الجوية أو لم يكن هناك في المقام الأول |
Çünkü bir seçeneği olsaydı Haqqani ile birlikte giderdi. | Open Subtitles | ولأنّه كان سيغادر مع (حقاني) إن كان ذلك خيار |
Haqqani onun amcası Carrie. Biliyoruz ki ilaçlar kuzenlerinden biri için. | Open Subtitles | (حقاني) هو عمّه يا (كاري) كلّ ما نعرفه، أن تلك الأدوية من أجل أحد أقربائه |
Haissam Haqqani gibi bir adamı haklamak için çok fırsat çıkmıyor çünkü o, aşırı dikkatli. | Open Subtitles | هناك سبب أنّك لا تحصلين على فرص كثيرة على رجل مثل (هيثم حقاني)؛ إنّه معروف بحذره |
Haqqani'nin çiftlik evinde olduğunu nereden biliyoruz? | Open Subtitles | إلى أيّ درجة واثقون أنّ (حقاني) داخل المزرعة؟ |
Ve Haqqani'nin Amerikan askerlerini öldürmek gibi kötü bir huyu oluştu. | Open Subtitles | و(حقاني) ألِف عادة سيّئة بقتل الجنود الأمريكيين |
"Haissam Haqqani şehit edilmiştir." dedi ve Bay Haqqani'nin saldırı sırasında bir düğüne iştirak ettiğini ve Haqqani'nin 40'tan fazla akrabasının da öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | والذي أضاف أنّ السيد (حقاني) كان يحضر حفل زفاف في وقت الهجوم وأن هناك أكثر من 40فردا من عائلته قد قُتلوا أيضا |
Düğün videosunu çeken çocuk, meğer Haissam Haqqani'nin yeğeniymiş. | Open Subtitles | الصبيّ الذي صوّر الفيديو اتضح أنّه ابن شقيق (هيثم حقاني) |
Düğünde video çeken çocuk meğerse Haissam Haqqani'nin yeğeniymiş. | Open Subtitles | لكن ما فعلناه بذلك الرجل، كيف يكون مختلفًا بأيّ شكل؟ الصبيّ الذي صوّر فيلم الزفاف تبيّن أنّه ابن شقيق (هيثم حقاني) |
Evet kucaklaştılar sonra Haqqani arazi aracına binip gitti. | Open Subtitles | أجل، تعانقا، ثمّ بعدها غادر (حقاني) في سيارة رباعية الدفع |
Haqqani'nin korunması için öldürüldü ki adam ya en başından orada değildi ya da saldırıdan kurtuldu. | Open Subtitles | تمّ قتله بهدف حماية (حقاني) والذي إمّا نجى من الغارة الجوية أو لم يكن هناك في المقام الأول |
Çünkü bir seçeneği olsaydı Haqqani ile birlikte giderdi. | Open Subtitles | ولأنّه كان سيغادر مع (حقاني) إن كان ذلك خيار |
Haqqani onun amcası Carrie. Biliyoruz ki ilaçlar kuzenlerinden biri için. | Open Subtitles | (حقاني) هو عمّه يا (كاري) كلّ ما نعرفه، أن تلك الأدوية من أجل أحد أقربائه |
Sonrasında sen, fazladan işe kalkıştın. - Aayan'ı takip ettin ve Haqqani'yi gördün. | Open Subtitles | ثم قمت بجهد إضافي تعقبت (آيان)، ورصدت (حقاني) |