Mısır tarlasının karşısında, seni üç tane ambar bekliyor. | Open Subtitles | عبر حقول الذرة ثلاث أبراج تنتظرك |
Mısır tarlasının karşısındaki güvenlik kamerası çekmiş. | Open Subtitles | إلتقطتها كاميرا مراقبة قبالة حقول الذرة |
mısırların içinden Ridley çiftliği yanından geçtiler. | Open Subtitles | عبرا خلال حقول الذرة ، مروراً بمزرعة ريدلي |
Mısır tarlası açmak için ağaçları keserdik. | Open Subtitles | كان يتوجب علينا أن نقطع الأشجار لنزرع حقول الذرة |
- İşçilerin teneffüsü. mısır tarlalarının tepesindeki mavi gökyüzünde ve Spitfire'lar ve Hurricane'ler. | Open Subtitles | النفاثات و الاعاصير في السماء الزرقاء فوق حقول الذرة |
Bu nevi patates kızartmasından Orta batı mısır tarlaları. | TED | إنها نوع من حقول الذرة المصنوعة من البطاطس المقلية الموجود في الغرب الأوسط للبلاد. |
Ormanınız o Mısır tarlasının ötesinde. | Open Subtitles | هناك أدغالكم خلف حقول الذرة |
Wings Around The Globe'un galibi, Ripslinger hödüğü methediyor ve enkazını Mısır tarlasının üzerinden fırlatıyor. | Open Subtitles | الفائز ببطولة العالم (ريستلينغر) يمدح ملقي البذور الغير معروف وسيلقي الحطام على حقول الذرة |
Ortalığı temizlemeye gelmiştim. Onu mısırların arasında buldum. | Open Subtitles | لقد جئت للتنظيف فوجدته بين حقول الذرة |
mısırların ötesi sizin ormanınız. | Open Subtitles | هناك أدغالكم خلف حقول الذرة |
Mısır tarlası. Herif paraların peşinde. | Open Subtitles | حقول الذرة . سيسعى خلف المال |
- Olmaz, bir şey olmaz da Mısır tarlası tehlikelidir. | Open Subtitles | حقول الذرة أماكن خطيرة |
Mısır tarlası diğer tarafta. | Open Subtitles | حقول الذرة من هناك |
Öz kardeşini gözünü kırpmadan öldürmüş ve hayatının aşkını mısır tarlalarının arasında kovalamaya başlamış. | Open Subtitles | قتل شقيقه بدم بارد، ثم طارد حبّ حياته في حقول الذرة. |
Clark, yazgın o mısır tarlalarının çok ötesinde. | Open Subtitles | كلارك يتعدى قدرك حقول الذرة |
Sadece ABD'nin Almanya'yı kaplayacak kadar mısır tarlaları var. | TED | الولايات المتحدة وحدها لديها ما يكفي حقول الذرة لتغطية ألمانيا. |
O günlerde hala taşralar vardı şehre yakın, çiftlikler, mısır tarlaları, inekler; donuk tuğlaları ve uzun gölgeli holüyle bizim binamızdan bile uzak olmayan dağ ve ormanmış gibi göreceğin tepecikleri ve ağaçları olan araziler bulurdun | TED | في تلك الآيام كان مايزال الريف موجودا قريبا من المدينة , المزارع ,حقول الذرة, الابقار : حتى أنه لك بعيدا عن أبنيتنا مع الطوب الواضح وأروقته الطويلة المظلمة يمكن أن تجد مسارك في التلال والآشجار يمكن أن تتدعي وجود جبال وغابات |
Efsaneye göre bayan Whitmore her yılın bu gününde beyazlar içinde ve yasak aşkının kanına bulanmış halde mısır tarlaları arasında çığlık çığlığa koştururmuş. | Open Subtitles | "لكن الأساطير تميل إلى أن" السيّدة و(يتمور) تخرج في هذه الليلة من كل عام بثوب أبيض مغطّاة بدماء عشيقها، راكضة عبر حقول الذرة صارخة للنجاة بحياتها. |