Yani kurbanımız dükkandan bir çanta dolusu parayla çıkmış. | Open Subtitles | إذاً ضحيتنا ينطلق من المخزن و بحوزته حقيبة مليئة بالمال |
Şimdi sana bir çanta dolusu para vereceğim, tabi ki nakit. | Open Subtitles | الآن سأعطيك حقيبة مليئة بالمال، ونقداً بالطبع. |
Bana garip diyin ama bir çanta dolusu araba teybi ile gelmediğiniz belli. | Open Subtitles | اعتبرني صينياً , لا أعتقد أنه لديك حقيبة مليئة بأجهزة المذياع |
...Batı Yakası'ndan biri ,Jamaikalılara ait kafalarla dolu çantayla gezerse.. | Open Subtitles | إتّضح أنّه قتل مع حقيبة مليئة بالرؤوس الجامايكيّة، فإنّ الجانبين سيدخلان بحرب. |
Hani şu bomba dolu çantayla yanıma oturttuğunuz iyiliksever, yaşlı adam. | Open Subtitles | تعرفين العجوز اللطيف الذي جلس بجواري مع حقيبة مليئة بالمتفجرات؟ |
Kendi seçimleri olduğunu söylerler ama bir çocuğa şeker dolu bir çanta verirsen onu alır. | Open Subtitles | سيقولان بأنه كان خيارهما لكن اعرض على طفل حقيبة مليئة بالحلوى و سيأخذها |
Eğer şu an para dolu çantayı getirirsem ne olacak? | Open Subtitles | ماذا إذا قدمت لك حقيبة مليئة بالمال الآن؟ |
Onlar içinde ufak elmaslar olan bir çanat gibiydiler. | Open Subtitles | كانت مثل حقيبة مليئة بالماسات الصغيرة |
Böyle bir adama öylece bir çanta dolusu parayı verip,.. | Open Subtitles | لا يمكنكِ إعطاء حقيبة مليئة بالنقود لرجل كهذا |
Yani bir çanta dolusu hiçbir şeyi hiçbir yere götürüyorsunuz. | Open Subtitles | إذا, تحملون حقيبة مليئة بلا شىء إلى لا مكان |
Yani, Harlan'dan gidersem, bana bir çanta dolusu para vereceksin. | Open Subtitles | إذاَ أترك " هارلن " تعطيني حقيبة مليئة بالمال ؟ |
Sonra da bir çanta dolusu seks oyuncağı çıkardı. | Open Subtitles | وعندها هو القى حقيبة مليئة بالألعاب الجنسية |
Carlos hem bir çanta dolusu Grizzlies ürünü alacak hem de bir ünlüyle fotoğraf çektirecek. | Open Subtitles | كارلوس سوف يحصل على حقيبة مليئة بالحماقات من الجريزلز و صورة تذكارية مع المشاهير |
Çünkü normal insanlar bir çanta dolusu para taşımaz. | Open Subtitles | لأنّ الناس العاديين لا يحملون حقيبة مليئة بالمال، اتفقنا؟ |
- Ne? Bugün New York'a çanta dolusu nakitle geldin. | Open Subtitles | لقد أنتقلتِ للتو إلى نيويورك مع حقيبة مليئة بالاموال |
Birleşik Devletler'e, elinizde para dolu çantayla üzeriniz aranmadan eliniz kolunuzu sallayarak giremezsiniz. | Open Subtitles | وهى انك لا تستطيع ان تمشي خارج حدود الولايات المتحدة مع حقيبة مليئة بالنقود بدون ان تسمع كلمة " قف للتفتيش " |
Doğru, sonra farkeder ki Batı Yakası'ndan biri, Jamaikalılara ait kafalarla dolu çantayla gezerse iki taraf da savaşa gider. | Open Subtitles | صحيح، هو يُدرك لو أنّ فرداً، بعصابة المنطقة الغربيّة إتّضح أنّه قتل مع حقيبة مليئة بالرؤوس الجامايكيّة، فإنّ الجانبين سيدخلان بحرب. |
Yanında para dolu çantayla dolaşan Rockwell'in arkadaşının peşine takıldık. | Open Subtitles | -نتتبّع صديق (روكويل) مع حقيبة مليئة بالمال |
İç çamaşırlarıyla dolu bir çanta hazırlayıp hafta sonu için evden ayrıldın. Evet, ben-- | Open Subtitles | لقد أخذت حقيبة مليئة بالثياب المثيرة وذهبت لقضاء عطلتكِ |
Sonra birden bire içi para dolu bir çanta istedi. | Open Subtitles | انه لا يمكن رشوتهم، ثم من فراغ، يريد حقيبة مليئة بالنقود سخيف. |