Pekala hanımefendi. Sondaj doğru sonuç verir mi bilmem ama gerçeği öğrenmeye çalışacağım. | Open Subtitles | حسن يا سيدتي، لا أضمن لك سبراً حقيقياً لكنني سأحاول الوصول إلى الجوهر |
Bunun doğru olmadığını biliyoruz. İçinde işe yarar bir şeyler olabilir. | Open Subtitles | صرنا نعرف الآن أن هذا ليس حقيقياً ربما يكون هنا شئ |
Belki daha önce de gerçekti ve sen sadece bilmiyordun. | Open Subtitles | ربّما كان حقيقياً في السابق و لكنكِ لم تكوني تُدركين |
Peki neyin tam olarak sağlıkla alakalı veya gerçekten umut veren bir çare olduğunu ve neyin daha inandırıcı olduğunu nasıl bilebilirsiniz? | TED | فكيف لك إذن أن تعرف ما الذي يمثّل شاغلاً صحياً حقيقياً أو ما هو العلاج الواعد حقاً، وما هو العلاج الأقل إقناعا؟ |
Şu ekranda görecekleriniz size çok gerçekçi gelecek. | Open Subtitles | ما ستشاهده على الشاشة سيبدو حقيقياً للغاية بالنسبة لك. |
Eğer bu doğruysa, başımız düşündüğümden çok daha fazla belada. | Open Subtitles | اذا كان هذا حقيقياً فنحن في مشكلة أكبر مما ظننت |
doğru da olacak, çünkü içindeki ürünün kalitesini vaat edecek. | Open Subtitles | و سيكون حقيقياً ، لأنه سيعد بجودة المنتج الذي بداخله |
İyi de, bu doğru değil, ve onlara düşündüklerini vermeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس حقيقياً, ولا أملك أن أجعلهم يفكرون بذلك. |
Evet. Elbette doğru. doğru olmasaydı söylemezdi, değil mi? | Open Subtitles | نعم بالتأكد حقيقي ، لن تقول ذلك إذا لم يكن حقيقياً |
doğru olmak için fazla iyi derdim. | Open Subtitles | أقول بأنّـه سيكون أمـراً جيّداً لو كـان حقيقياً |
doğru olmasa bile, bunu söylemen çok hoş. | Open Subtitles | رغم ان هذا ليس حقيقياً .. لطيفا منك ان تقول ذلك |
Ama bu doğru değil. O gece ne oldu? | Open Subtitles | لم يكن هذا حقيقياً, ماذا حدث فعلاً تلك الليلة. |
Gözlerimizi ovalayıp, filtreleri kontrol ettik. Belki birisi kamerayla oynayıp bize şaka yapıyordur dedik, ama bu yılan balığı gerçekti. | TED | فركنا أعيننا، وتفقدنا المرشحات، إعتقدنا أن أحدهم كان يمازحنا بالعبث بالكاميرا، ولكن ثعبان البحر كان حقيقياً. |
Ve bu gerçekti. | Open Subtitles | وأنا قلت بأنني أحبه وكان هذا حقيقياً ، كان حقيقياً |
Tamam, eğer gerçekten buradaysan... bunun nasıl açıldığını bana gösterebilirsin . | Open Subtitles | لكنّه كان حقيقياً. كأنني كنت في الحقيقة هنا في زمان بعيد. |
gerçekten böyle bir şey olduğunu görünce seni uyarmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | ، و كان حقيقياً و لذا اعتقدت أنه عليّ أن أحذرك |
gerçekçi olabilmesi için, bazılarınızın neler olduğunu bilmesi, bazılarınızın bilmemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ليبدو حقيقياً, البعض منكم هناك عرف مايحدث والبعض منكم لا لكننا لانريد ازعاج الناس في منازلهم |
Bu doğruysa, eğer bu senin hayatınsa, hakkında söylenen herşeyden daha korkunç. | Open Subtitles | إذا كان هذا حقيقياً إذا كان هذا ما فعلته بحياتك فإنه أفظع كثيراً مما قد قيل عنك |
Evrim gerçekse eğer, ...şimdiye kadar ayaklarımızda tekerlekler olması gerekmez miydi? | Open Subtitles | إذا كان التطور حقيقياً ألن نكن نملك كعوب في أقدامنا الآن؟ |
Bağımlı olsa da olmasa da, acısını gerçekmiş gibi tedavi etmelisin. Neden? | Open Subtitles | مدمن أو لا , عليك أن تعاملل ألمه كما لو كان حقيقياً |
Çok gerçekçiydi, resmini çizmek istedim. | Open Subtitles | كان الأمر حقيقياً للغاية، لذا أردت رسمها |
- Sorun değil. O gerçek değil. - Gerçek görünüyor. | Open Subtitles | لا بأس , إنه ليس حقيقي يبدو لي حقيقياً , حقيقي للغاية |
Bu özellikleri gerçek bir psikolojik rahatsızlık yapansa bu özelliklerin kişinin hayatını ele geçirmesi ve ciddi sorunlar yaratması. | TED | وما يجعل هذه السمات اضطراباً حقيقياً للشخصية هي أنها تسيطر على حياة الناس وتتسبب في مشاكل مهمة. |
Buradaki her şey kısmet tanıdık gelse de aslında değil. | TED | يبدو كل شيء في هذه النقطة مألوفاً لكن ليس حقيقياً. |
Ama Prokosch gerçekte bir yapımcı değil. O bir diktatör. | Open Subtitles | لكن بوركوش ليس منتجاً حقيقياً هو ديكتاتور |
Öyleyse Bu gerçek olamaz, çünkü o tür şeyler yoktur. Bu... | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون حقيقياً إذن لأنه لا وجود لشئ كهذا |
Fakat kara delikten gelen resme sıra geldiğinde gerçek bir muamma ile karşılaştık: Kara deliği daha önce hiç görmemiştik. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بصور لثقب أسود، فإننا نواجه معضلة حقيقية: لم يسبق وأن شاهدنا ثقباً أسوداً حقيقياً من قبل. |