gerçek olduklarına inanamıyorduk. | Open Subtitles | بالرّغم من ذلك, لم يكن من الممكن أن نصدّق انهم كانوا حقيقيّين |
Bu film gerçek olayları ve kişileri anlatmaktadır | Open Subtitles | يجسّد هذا الفيلم وقائع حقيقيّة وأشخاص حقيقيّين. |
Ama hastaların her zaman gerçek olacak ve gerçek şu ki; | Open Subtitles | لكن مرضاكِ سيكونون حقيقيّين دائماً والحقيقة، ستكون هناك أوقات كثيرة.. |
Silahın ağaçtan yapılma değil de gerçek düşmanlara karşı çalıştığını görmekten memnun olursunuz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنت أعتقد فحسب أنك ستفضل رؤية السلاح يعمل ضد خصوم حقيقيّين وليس مصنوعين من الخشب |
gerçek erkeklerin eğitimini izlemek için çok uzun bir yoldan gelmişsin. | Open Subtitles | قطعت طريقًا طويلة لتستمني على حين تشاهد رجالًا حقيقيّين يتدرّبون. |
Görebiliyorum, hissedebiliyorum ancak hiçbiri gerçek değil. | Open Subtitles | بوسعي رؤيتهم وتحسسهم إلّا أنّهم غير حقيقيّين |
Ayrıca bir çok çocuk hayali arkadaşının, gerçek olmadığını bilir. | Open Subtitles | وتكون مقدّسة بالنسبة لهم بالإضافة إلى أنّ معظم الأطفال الذين يحظون بأصدقاء خياليّين يعلمون بأنّهم ليسوا حقيقيّين |
gerçek erkeklerin adlarını alma zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لتسميتكما باسمَي رجلين حقيقيّين |
gerçek insanların olduğu gerçek bir yerdeyiz. | Open Subtitles | هذا مكان حقيقيّ بأشخاص حقيقيّين |
gerçek bir çift gibi gözükmeliyiz. | Open Subtitles | أعني، بتنا نبدو كزوجين حقيقيّين |
- Cinlerin gerçek olduğunu bilirdim. | Open Subtitles | لقد علِمتُ بأنّ الجنّ حقيقيّين |
gerçek polislerle vakit geçireceğim. | Open Subtitles | تمضية بعض الوقت مع شُرطيّين حقيقيّين |
gerçek federal ajanız. - Bekle. | Open Subtitles | نحنُ عميلينِ فيدراليّينِ حقيقيّين |
Hastalarımın dikkatini dağıtmam gerekiyordu. Izzie'nin de gerçek hastalara ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | مريضاي بحاجةٍ للتشتيت، و(إيزي) بحاجةٍ لمرضى حقيقيّين |
Onlar gerçek inananlardı. | Open Subtitles | كانوا مؤمنين حقيقيّين |
Biz gerçek oyuncular değiliz. | Open Subtitles | لسنا لاعبون حقيقيّين! |
gerçek insana... sahipler. | Open Subtitles | أناس حقيقيّين ... مسكونين. |