Bir çocuk bastı üzerime, çiçeklerle süslenmiş jöleli, salyangoz gibi. | Open Subtitles | طفل دعس علي.. مثلما يدعس عل حلزون. هلامي، كالفطر المتعفن. |
Ama bana sorarsanız, asıl delilik, bir salyangoz hayatınıza 300 kilometre hızla girdiği halde onun kabuğuna tutunup hayatınızın macerasına atılmamaktır. | Open Subtitles | لكنني أقول أن كان هناك حلزون يسير بسرعة 200 ميل في الساعة فستكون هذه فرصة جنونية أن لم نستغلها في حياتنا |
Ve bitirmeden önce Sizlere garanti vermek isterimki bu sunumun yapılmasında hiçbir salyangoz zarar görmemiştir. | TED | وقبل ان انهي محادثتي اريد ان أؤكد لكم انه لم يتم إيذاء اي حلزون في سبيل تقديم هذه المحادثة |
Evine dön bahçe salyangozu, hala fırsatın varken. | Open Subtitles | أزحف إلى منزلك, يا حلزون الحديقة طالما تستطيع فعل ذلك |
Birini salyangoza çevirip, üstüne basıp geçemezsin değil mi? | Open Subtitles | لا يمكن أن نحوّل شخصاً إلى حلزون ببساطة، ثمّ ندوس عليه، أليس كذلك؟ |
Arabamın buğulu camına bir spiral çizdi, ne demek bu? | Open Subtitles | لقد رسم حلزون على نافذة سيارتي فى التكثيف أتعرف ؟ |
DNA, kıvrılmış bir merdiven veya çift sarmal şekle sahip bir moleküldür. | Open Subtitles | الحمض النووي هوَ جُزيء على شكل سلم مُلتوي أو حلزون مزدوج. |
Sonra salyangoz olan küçük kız, abisine acıktığını söylemiş. | Open Subtitles | ثم قامت الطفلة التي تحولت الى حلزون باخبار أخيها بأنها جائعة |
Adam evinden çıkar ve verandasında salyangoz görür. | Open Subtitles | , رجل خرج من منزله فشاهد حلزون على عربته البورش |
Adam evinden çıkar ve verandasında salyangoz görür. | Open Subtitles | , رجل خرج من منزله فشاهد حلزون على عربته البورش |
- Musa, yağ satıcısının karısı doğurganlık töreninde istakoz yerine salyangoz ikram etti ve kimse bunu unutmadı. | Open Subtitles | قدمت حلزون الولك بدلاً من المحار في جنازة زوجها و لم يدعها أحد تنساها |
- Musa, yağ satıcısının karısı, doğurganlık töreninde ıstakoz yerine salyangoz ikram etti, ve kimse bunu unutmadı. | Open Subtitles | قدمت حلزون الولك بدلاً من المحار في جنازة زوجها و لم يدعها أحد تنساها |
Lezzetli bir salyangoz, ıslanan pençelere değecek bir öğündür. | Open Subtitles | حلزون كثير العصير مكافأةُ كافيةُ للكفوفِ المبلّلةِ. |
Karından bacaklı hayvanlardan nefret ettiğim için muhtemelen salyangoz değil. | Open Subtitles | لأننى أكره الرخويات فربما ليس حلزون الطين |
Boş bir salyangoz kabuğu sıcaktan mükemmel koruma sağlar. | Open Subtitles | قد تؤمن قوقعة حلزون فارغة ملجأً مثالياً من الحرارة |
Bu beyaz aktarıcı salyangozu kullanırsak, görüntü akışını durdurabiliriz. | Open Subtitles | إن استخدمنا حلزون الإرسال الأبيض هذا، يُمكننا إيقاف لَقطة الفيديو. |
- Podyumda görüşmek üzere bahçe salyangozu. | Open Subtitles | سنراك عند خط الفور, يا حلزون الحديقة |
Zehrin, koni kabuklu salyangoza ait olduğunu tespit ettim. Doğal bir anestezidir. | Open Subtitles | عرفت هوية السمّ كسمّ حلزون مخروطي. |
Ağa bir böcek çarptığında böceğin çarptığı spiral gerilir ve sonra çarpmadan önceki şekline döner şeklinde bozulma olmaz, sertçe bir geri tepme yaşanmaz böcek gerisin geri fırlatılmamış, böylece elden kaçırılmamış olur. | Open Subtitles | عندما تخبط حشرة بالشبكة فإن حلزون الالتقاط يتمطّط ثمّ يرتدّ لحجمه السّابق دون تغيير شكله وبدون ارتداد قوي |
Druid sembolü hakkında bilgi edinmem gerek. Siyah bir sarmal, içinde ince sarı bir halka var. | Open Subtitles | أودّ أن أعرف عن رمزٍ (دريدي) حلزون أسود، وبداخله إلتفاف أصفر رفيع |
Bir salyangozun yarışır gibi gitmesi çiçeklerin günü karşılamak için açması güneş saatimdeki saatlerin nehir gibi akması çiçeklerin gece için kapanması... | Open Subtitles | و لرؤية حلزون يمر وازهارى تتفتح فجأة كأنه يوم جديد الساعات تُسرعُ عبر ساعتي الشمسيةِ. |
Bir yarış salyangozunu bekleyemeyiz. | Open Subtitles | لكنّنا لا نستطيع حتى ننتظر حلزون سباق. |
Sen bir araba değilsin, bir salyangozsun. | Open Subtitles | أنت لست سيارة, أنت حلزون |
Çift sarmallı. Birbirine özenle bağlanmış iki genetik bilgi ipliği. | Open Subtitles | حلزون مضاعف شريطان من المعلومات الوراثية |