Ve barışcıl bir çözüm bulabilmek için ne gerekiyorsa, yapmaya hazırım. | Open Subtitles | و بما أنني رجل منطقي فأنا جاهز لعمل كل ما هو ضروري لايجاد حل سلمي لهذه المشكله |
Bu miktar biz Berlin'de barışçıl bir çözüm ararken, Berlin'i sınırsız bir biçimde desteklememize imkan sağlayacak. | Open Subtitles | ستسمح لنا هذه الحمولة إحياء برلين لأجل غير مسمى بينما نُحاول إيجاد حل سلمي لمشكلة برلين |
Her türlü yardımı yapacağımı bilmenizi ister şiddetsiz bir çözüm bulunacağını ümit ederim. | Open Subtitles | وأود أن أقول إنني اقف الى جانبك لتقديم أي مساعدة أستطيع أن أقدمها , و أتمنى ... أن يكون هناك حل سلمي دون مزيد من العنف. |
Efendim, buraya barışçıl bir çözüm önermeye geldim. | Open Subtitles | سيدي انا هنا لاقدم لك حل سلمي. |
Efendim, buraya barışçıl bir çözüm önermeye geldim. | Open Subtitles | سيدي انا هنا لاقدم لك حل سلمي. |
Bütün gözler Genel Sekreter Douglas Thomas'ın iki ülke arasındaki sıkışan ilişkilere bir çözüm bulmasında. | Open Subtitles | كل الانظار موجهه (الان علي الامين العام (دوجلاس توماس لايجاد حل سلمي للعلاقات المتوتره بين البلدين |
Politik bir çözüm için müzakerede bulun. | Open Subtitles | التفاوض على حل سلمي |
Politik bir çözüm için müzakerede bulun. | Open Subtitles | التفاوض على حل سلمي |
Bay Chandler, sana iyi günler diliyorum ve özel durumumuzla ilgili çabuk ve uzlaşmacı bir çözüm bekliyorum. | Open Subtitles | سيد (تشاندلر) طاب يومك وأنا في إنتظار حل سلمي وسريع لموقفنا الحالي .. |
Sana barışçıl bir çözüm öneriyorum. | Open Subtitles | أنا أعرض عليكم حل سلمي. |
Rashid barışçıl bir çözüm için müzakerede bulunmaya hazırdı. | Open Subtitles | كان (رشيد) مستعداً للمفاوضة على حل سلمي |
Rashid barışçıl bir çözüm için müzakerede bulunmaya hazırdı. | Open Subtitles | كان (رشيد) مستعداً للمفاوضة على حل سلمي |