LP: Benim açımdan bu en heyecanlı şeylerden birisi. Uzun zaman önce görmüştüm | TED | ل.ب: حسنا، أعتقد بالنسبة لي، أن هذا من الأشياء الأكثر حماسة ضمن ما رأيته منذ زمن. |
Şikayetçi olduğumdan değil, sadece "Günaydın, Embassador Oteli, hangi numarayı aradınız?" demekten daha heyecanlı olmalı. | Open Subtitles | ليس اني متذمرة فهو من الواجب ان يكون اكثر حماسة من صباح الخير , فندق السفير |
Evliliğimizde artık heyecan kalmadığını kabul mü etmeliyiz? | Open Subtitles | حماسة توجد لا أنه إعترف فقط زواجنا في تبقت |
Çünkü karımın benim soyunuşumu izlerkenki heyecanı kadar heyecanlı görünüyorsun. | Open Subtitles | لأنك تبدو بنفس حماسة زوجتي حين تشاهدني عاري |
Kendine zarar vermeden biraz daha coşkulu olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | رغم انه كان يمكنك ان تكون اكثر حماسة فى خطبتك |
İşte bu sendeki gençliğin verdiği coşku. Bu başına bela açacak. | Open Subtitles | أترى، هذه هى حماسة الشباب سوف توقع نفسك فى مشكلة |
Alkol ve uyuşturucuyu da ekleyince kurbanlar istekli oluyor. | Open Subtitles | بإضافة المخدرات او الكحول الى المعادلة و اصبحنا نتعامل مع ضحايا حماسة |
heyecanlı heyecanlı arardı. Ben de hep eve geleceğimi söylerdim. | Open Subtitles | كانت تتصل بكل حماسة وكنت دومًا ما أخبرها بأنني سآت للدار.. |
Yapmak istiyorlar. Hiç bu kadar heyecanlı insan görmemiştim. | Open Subtitles | يرغبون بعمل الإعلان، لم أرَ أناسًا أكثر حماسة منهم. |
Normalden daha heyecanlı olurdum diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت انني ساكون أكثر حماسة مما انا عليه |
Şimdi ahtapot kendi heyecanlı ergenliğine vücut geliştirme ile geri dönebilir. | Open Subtitles | بوسع الأخطبوط الآن الرجوع إلى حماسة المراهقة ببناء الأجسام |
Kimse onu bir yere götürmesin. heyecan falan yaşamak yok. Anlaşıldı? | Open Subtitles | لا تأخذاه لأيّ مكان و لا تثيرا حماسة مهما كانت , هل كلامي واضح ؟ |
Şimdi, yüzüncü yılımızda büyük bir başarı yakalamalıyız işlerinizi bir üst seviyeye çıkarmanız gerekiyor çünkü heyecan verici bir süprizim var. | Open Subtitles | والآن نريد أن نجعل مئويتنا نجاحا كبيرا وعندي مفاجأة مثيرة ستجعل الأمور أكثر حماسة |
Orson'dan daha heyecan verici olmalı. | Open Subtitles | ما أخبار فيجاس؟ لا بد أنها أكثر حماسة من أورسن |
Ancak üç günlük seyahatten sonra Lemminkäinen’in heyecanı onu çok etkiledi ve dikkatsizce şarkıya daldı. | TED | ولكن بعد ثلاثة أيام من السفر، حماسة "ليمينكاينن" تغلبت عليه وانفجر يغني بتهور |
Çalma heyecanı. Şiddet. | Open Subtitles | تستولي عليكم حماسة السرقة والعنف |
Çalma heyecanı. Şiddet. | Open Subtitles | تستولى عليكم حماسة السرقة والعنف |
O sıralarda film yapımcıları hâlâ coşkulu eleştirmenlerin filme gişe başarısı kazandıracağını düşünüyordu. | Open Subtitles | بالعودة إلى الأيام التي لا زال صناع الأفلام يفكرون ان حماسة النقّاد، يمكنها بيع فيلم. |
coşkulu seyircileri görebiliyorsunuz. | Open Subtitles | يمكن أن ترون حماسة المتفرجين |
"Apollo 13" adlı bir filmde çalıştım ve çalışırken, beyinlerimizin nasıl çalıştığına dair bir şey keşfettim; beyinlerimiz, bizler coşku, korku ya da sevgi içerisindeyken bazı şeyleri algılama biçimimizi değiştiriyor ve başkalaştırıyor. | TED | عملت في فيلم "أبولو 13" وقد اكتشفت شيئًا حينها عن كيفية عمل الدماغ وهو أنه عندما نكون في حالة حماسة أو رعب أو هلع أو غيرها، فإن ذلك يغير ويؤثر على نظرتنا للأشياء. |
Kesinlikle öyle. Bu çocukta iş var. Çok istekli. | Open Subtitles | وهو بالتأكيد الفتى الأكثر حماسة |